Aşkın mezarı 2. kitap 7. bölüm

Bir kaç an boyunca gözlerini kapattı erkek ve nefes almadı. Bir kaç an geçtikten sonra heyecanlı ve şaşkın bir şekilde anlatmaya başladı. "Sen pencereden atladıktan sonra ben siyahlı adamlarla karşı karşıya kalmıştım. Biraz zaman kazanmak ve kaçman için bir fırsat oluşturmak için yere çöktüm ve ellerimi havaya kaldırdım. Bu teslim olduğum anlamına geliyordu. Hiçbir şey söylemeden ellerimi bağladılar ve kafama bir şey geçirdiler. Bu esnada en son olarak birisinin (Kız gitmiş) dediğini duydum. Daha sonra bir şey koklattılar ve sonrasını hatırlamıyorum."

"Seni bayıltmışlar" dedi şapkalı adam ve kız "Anlat daha sonra neler oldu" diye ekledi hızlı bir şekilde.

Devam ediyorum "Kendime geldiğimde küçük ve karanlık bir odadaydım. Yanımda bir adam bekliyordu. Yüzü bir maske ile kapatılmıştı ve sadece gözlerini görebiliyordum. Gözleri gerçekten korkutucuydu. Ancak benim korkma sebebim o değildi" kıza doğru dönerek "başına bir şey gelmesinden korktum ben. Neyse bana bir kaç tane soru sordu. Orada ne işim olduğunu, kaçan kızın kim olduğunu, neyi saklamaya çalıştığımızı mesela. O an her şeyin karıştığı zamandı aslında. Orada ne işim olduğunu sorduğunda sanki onun düşüncelerinin işinde dolaşıyordum. O soruyu neden sorduğunu anladım ve hangi cevapların iyi, hangilerinin kötü olduğunu. Bu sayede vereceğim cevapları kestirebiliyordum ama tabi başlarda bu kadar ilerlememişti. Onunla olan konuşmamızın sonlarına doğru artık o bir soru sorduğunda istediği cevapları, hangi cevaba nasıl tepki vereceğini ve onun tepkilerine benim tepkilerimin nasıl olması gerektiğini biliyordum."

"Düşünceleri okuyabiliyorsun. Bu çok özel bir yetenek." dedi şapkalı adam hafif bir gülümseme ile.

"Ama nasıl olduğunu bilmiyorum. Keşke bilseydim."

"Öğreneceksin merak etme. Hadi sen anlatmaya devam et."

"Evet, onun düşüncelerini bu kadar detaylı bir şekilde bilmek başlarda çok zordu ancak kısa bir süre sonra alışmıştım. Bana aşkın koruyucularını sorduğunda aşkın ne olduğunu sordum. Bu esnada mimiklerimi de onun düşüncelerine göre şekillendiriyordum. Aşkın korucularını bilmediğimi söyledim, öyle bir şeyi hiç duymadığımı. Cevabıma inandığını düşünmüştüm ama sanırım emin olmak için beni bir makineye bağladı. Onun düşüncelerine göre hareket ederek makinayı da inandırdım.

Ancak bu yeterli gelmiyordu ve bana sürekli sorular soruyordu. Bir süre sonra masanın üzerine bir bardak ve bir şişe su koydu. Ona doğruları söyleyene kadar tek bir damla bile içemeyeceğimi söyledi ki bir damla su için her şeyi yapabilirdim. Bir ara başka birisi geldi ve benim kafamı tekrardan kapattılar. Sadece şunu duyabildim (Kahin bizimle olsaydı gerçeği öğrenmemiz daha kolay olacaktı.) Bir kaç an sonra kapı kapandı ve başımdaki örtüyü çıkarttılar. Beni kaldırıp başka bir koltuğa geçirdi. Eğer yalan söylersem beni elektrik çarpacağını bu yüzden doğruyu söylemem gerektiğini ekledi. İşin garibi beni hiç elektrik çarpmadı. Bu yöntem de işe yaramayınca kafamı su dolu bir kabın içine soktu. Su hem soğuktu hem de nefes alamıyordum. Bir kaç kere kafamı suya sokup çıkardılar. Beni konuşturmaya çalışıyorlardı ama tek bir kelime bile söylemedim onlara ve en sonunda (Bu hiçbir şey bilmiyor) diyerek beni çıkarttılar. Kafamı yine kapattılar ve bir yere bıraktılar beni. Sonra bir süre sonra ellerim çözüldü ve kafamdakini çıkarttım. Takip edilme ihtimaline karşılık eve geçtim ve bir süre sonra karanlılardan ilerleyerek buraya geldim."

"Yani biz senin tutulduğun yere geldiğimizde sen gitmiştin?"

"Oraya mı geldiniz siz?"

"Tabi ki oraya geldik! Seni onlara bırakacağımızı mı sandın?"

"Daha önce kimse benim için böyle bir şey yapmamıştı. Ne söyleyeceğimi bilemiyorum."

"Neden bize daha önce haber vermedin? Eve geçtiğinde mesela, bir bilgi gönderebilirdin mesela."

"Denedim ama hiçbir şekilde ulaşamadım size. Senin iletişim aygıtını buldum ve ona bir yazı gönderdim ama onu görmedin sen. Bende hepimiz için güvenli olsun diye bekledim."

"Evet, oraya giderken yanımıza almamıştık."

"Hadi yeter tartışmayı bırakalım. Sen tekrardan aramıza geldi ve yeni bir yeteneğin var. Yani ikinizde belirli yeteneklere sahipsiziniz. Bu yetenekleri birlikte geliştireceğiz. Kız sana yeteneğin ne oldu anlatacaktır temel olarak. Şimdi bu gece çok yorulduk ve ikiniz de dinlenin. Yarın olunca yapacak çok işimiz var." dedi şapkalı adam.

Hemen ardından kız ve erkek şapkalı adamın işaret ettiği yerde daha önce orada olmayan iki tane odaya girdiler. Uyumaları gerekiyordu ama ikisi de uyumak yerine konuşmak ve hissettikleri korkuyu anlatmak istiyordu. Ancak uyku o an için daha öncemliydi. Önce kız ve daha sonra erkek uyudu.

Uykuya dalmaları biraz zaman almıştı. Erkeğin uyuması kıza göre daha zor olmuştu.. Yaşadıkları aklından çıkamıyordu. Siyahlı adamlara o kadar yakın olmayı, ona acı çektiren o adamı ve boğulma hissini unutamıyordu. Kızı kaybetmiş olma ihtimali ise hepsinden kötüydü. Hala orada neler yaptığına inanmakta zorlanıyordu. O nasıl bir insanın zihninden geçen düşünceleri okuyabiliyordu. Aslında son dönemde yaşadıkları hesaba katılırsa şaşırmaması gerekiyordu ancak bu mümkün değildi. Demek ki ikisi de özel insanlardı. İkisinin de özel yetenekleri vardı ve bu bilgi onun aşkı bulmaya dair inancını arttırıyordu.

Kız ise uykuya dalmadan önce erkeğin yokluğunu düşündü. Hala ne olduğunu bilmese de sanki bir parçası eksikmiş gibi hisettiğini düşündü ancak hangi parçanın eksik olduğunu bilemiyordu. Bu aşkı bulamama düşüncesinden gelen bir durum muydu yoksa başka bir şey miydi bilmiyordu ama onu tekrar görmek çok iyi hissettirmişti. Tamamlanmış gibi değil de sanki eskisinden daha fazlalaşmış gibi hissediyordu. Bu durum da oldukça farklıydı ama sorgulamadı. Bunun yerine kendini huzurlu bir uykunun kollarına bıraktı.


0/Post a Comment/Comments