Aşkın mezarı 2. kitap 13.bölüm

İkisi de her ihtimale karşılık yeteneklerini kontrol edebilmek istiyordu bu nedenle sürekli olarak üçüncü kollarını hareket ettirmese de onların varlığından emin olmaya çalıştılar. Erkek kızın zihnine girmedi ama onun zihin kapısının önüne kadar geldi ve bekledi. Kız ise zamanı tam anlamıyla yavaşlatmasa da bir anlığına yavaşlattı ve sonra normale çevirdi. Üçüncü kollarının yorulağını düşünüyorlardı ve bu nedenle onlarla fazla uğraşmadılar.

Bir kaç kere göz göze geldiler bu zaman diliminde ama bu sefer ikisi de gözlerini kaçırmadı. Birbirine doğru bakıp gülümsediler. Erkek kızın gözlerinin içine doğru bakıp onun gözlerini ezberlemek istedi. Retinasındaki her bir çizgiyi veya farklı her bir renk tonunu öğrenmesi gerektiğini hissediyordu. Onun gözlerinin hangi renk olduğunu anlamak için bunu bilmesi gerekiyordu. Yoksa tek bir kelime anlatamazdı onun gözlerinin rengini.

Kız ise farklı bir düşünceye sahipti. Erkeğin her bir ses tonunu öğrenmek istiyordu. Farklı durumlarda ses tonundaki değişimleri incelemek ve her ses tonunun arkasında yatanları bilmek istiyordu. Bu isteklerin nereden geldiğini bilmiyordu ikisi de veya sebeplerini ama ikisi diğerleri içeriye gelene kadar bu düşüncelerin şaşkınlığı içinde beklediler.

İçeriye ilk giren güçlü ile siyahlı kız olmuştu. İkisi de iki tane silah, bol miktarda kurşun taşıyorlardı. Ayrıca yanlarında getirdikleri kutunun içerisinde başka silahlar vardı. İkisi silahlara bakarken erkek ayağa kalktı ve silahlardan birisini aldı. Daha sonra başka bir silahı alıp kıza uzattı o ayağa kalktığı sırada. İkisi de silahları boyunlarına astılar ve kutudan diğer malzemeleri aldılar. Bu esnada içeriye nişancı ve plancı girdi. Nişancıdaki silah diğerlerinden çok daha uzundu. Kız uzak mesafeler için diye düşündü. Plancı ise daha küçük bir silah taşıyordu demek ki o uzakta bekleyecekti.

İçeriye en son şapkalı adam girdi. O geldikten hemen sonra konuşmaya başladı "Hazır olduğumuza göre başlayabiliriz. Planı size anlattım daha önce nasıl olacağını biliyorsunuz. İçerdeki çocukla yaptığımız görüşmede onun da içeride bir isyan çıkarmaya çabalamasını kararlaştırdık. Bu sayede kafaları çok daha karışık olacak. Nişancının ilk ateşi ile çocukların isyanı aynı zamanda olacak. Bu da bize yeterli zamanı kazandıracaktır. Kapıdan çıktığımızda gideceğimiz yere çok yakın bir yerde olacağız. Herkes yerlerine geçecek ve nişancıdan gelecek ilk ateşi bekleyecek. Sen onun yanında duracaksın ve o ateş etmeye başladığında zamanı yavaşlatacaksın, bu arada ona dokunduğun için o etkilenmeyecek ve sen gücünü bitirene kadar en fazla siyahlıyı temizlemeye çalışacak."

"Sen ise onların başları olan öldürülmeyecek ve ondan bilgi alacaksın. Öğrenmek istediğimiz şey bu tarafta başka cocukların olup olmadığı. Plancı ise alarm sistemini devre dışı bırakacak bu da bize çocukları kurtarmak için zaman tanıyacak. Hazırsanız beni takip edin."

Hepsi silahlarını kuşanmış bir şekilde şapkalı adamın peşinden ilerlediler. Bir kapıdan geçtikleri anda bambaşka bir yerde buldular kendilerini. Şehrin dışında olduklarını tahmin ettiler. Etrafında büyükçe bir bina ve uzaklarda yıkılmış durumda olan başka binalar vardı. Plancı nişancıya eliyle bir yön işaret etti. Daha sonra diğerlerine gidecekleri yeri söyledi. Hepsi hazır olduklarında ilk ateş sesi geldi ve o an her şey yavaşladı.

Kız nişancının bacağından tutuyordu ve ağır çekimde ilk kurşunun uzaklaşmasını gördü. Daha sonra peşpeşe 5 kurşun daha yola çıktı. Ancak çok zorlandığını hissediyordu. Aslında zamanı daha önce daha uzun süreli olarak durdurmuştu ama şimdi çok zorlanıyordu. Birkaç kurşun daha yola çıktı, sayı saymakla zaman kaybetmek istemiyordu. Eğer bunu yaparsa dikkatini dağıtacağını düşündü ve kendine kızdı buna izin verdiği için.

Erkek ise ilk kurşunu duyduğu anda diğerleri ile birlikte koşmaya başlamıştı. Hatta evin içinden gelen sesleri bile duymuştu demek ki çocuklar isyana başlamıştı bile. İsyanın ne şekilde yapılacağını bilmiyordu ancak işe yaramış gibiydi. Siyahlılardan birisinin düşüncesine odaklandı ve içerideki isyandan emin oldu. Diğerlerine hiçbir şey söylemeye fırsat bulamadan ilk silah sesini duydu. Biraz sonra ise altı tane siyahlı adam yere devrildi. Şimdi sıra onlardaydı ve içeriye girdiler. Siyahlılar zaten ikiye bölünmüş durumdaydı. Karşılarına çıkan her bir siyahlı öldürerek yollarına devam ettiler. Bahçede siyahlıların başlarında olduğunu tahmin ettikleri omuzundan ve bacağından vurulmuştu. Plancı onun yanına geldi ve eve doğru nişan aldı "şimdi sıra sende."

Siyahlılının yanında dururken zihninin çok korunmadığını düşündü. Önce zihninin içine girdi ve bu esnada tüm sesleri kendinden uzaklaştırdı. Onun zihninin koridorlarında dolaşıyordu. Bir çok şey gördü orada bir çoğuna anlam bile veremedi. Onu çocuklara odaklayabilmek için başını yukarıya doğru kaldırdı ve evi gösterdi. Çocukların düşüncesi zihninde çağrışım uyandırabilirdi elbette ve tam o anda bir ses duydu zihninde "Aşkın koruyucuları."

Çocuklardan daha önemli olabilecek bir şey bulmuştu ve o düşüncenin arkasındaki diğer düşünceleri sorguladı. Aşkın koruyucuları onunla iletişime geçmişti ve hatta bu geceden haberi vardı. Bunun için siyahlı adamların bir bölümünü arka tarafa göndermişti. Ancak onun bundan nasıl haberi olabilirdi? Biraz daha araştırmak zorundaydı ve düşüncelerin arasında hızlı bir biçimde ilerledi. Aşkın koruyucuları bir yerden duymuştu ve araştırmaya başlamıştı ki bu uzun yıllar öndeydi. "Eğer onlar gerçekse bir gün mutlaka karşılacağım onlarla ve onlara katılacağım." demişti kendisine ve o günü beklemeye başladı. Bu esnada plancı silahı onun kafasına dayamış ve erkekten gelecek bir işareti bekliyordu.

Erkek ise sadece "Yapma!" diyebildi. "O da bizim gibi!" ve daha sonra yere düştü. Bir insanın zihninde bu kadar dolaşmak ve yıllar öncesine kadar gidebilmek çok yorucuydu. Yere düştüğü sırada plancı onu tuttu ve anlamaz gözlerle ona baktı "Yaralarını bandajla onun. Bizden birisi o." dediği sırada erkek gözlerini kapattı.

Fazla sürmeyen bir zamandan sonra ateş sesleri kesildi ve içerideki şapkalı adamın gözetiminde dışarı çıkmaya başladı. Dışarıya çıkan çocuklar ilk olarak erkeğin yanına doğru geldi ve siyahlıya bandaj yapan plancıyı gördü ve daha sonra ise dizlerinin üzerine çökmüş olan erkeği. Çocuklardan birisi hiçbir şey söylemeden elini kaldırdı ve siyahlı adamın bacağındaki kurşun önce dışarıya çıktı ve ardından yarası bir an içerisinde kapandı.

"Neden öldürmedin onu" diye sordu şapkalı adam kızgın bir şekilde.

"O da bizden birisi, yıllardır bize katılmayı bekliyordu bunu gördüm." erkeğin sesi zoraki olarak çıksa da cümlesini bitirebilmişti. Şapkalı adamın yüzündeki kızgınlık ise yerini şaşkınlığına bırakmıştı "Bu nasıl olabilir?"




0/Post a Comment/Comments