Son yolculuk 16

Biraz hızlı anlattığımı düşünebilirsin. Bir anda hikayeye başlayıp bir anda bitirdim ve bunları bilerek yaptım. Çünkü aradaki detayların çok önemi yok. 3 ay 5 gün ve 14 saat boyunca görüştük onunla ki kendisine oyuncu diyebiliriz. Ona numara vermeye gerek yok çünkü duygusal bir bağ yoktu aramızda. Olmasını çok istememe rağmen yoktu. Aslında oyun oynamayı bıraksaydık belki de güzel bir birlikteliğimiz olabilirdi ama onun bana söylediği sözle "oyun oynamadığım zaman çıplak gibi hissediyorum" cümlesindeydi bizim durumumuz.

İkimizde çıplak olmak istemiyor ve üstümüze katlarca koruma kalkanı yapıyorduk. Aslında ikimizinde oynamadığı bir an olmuştu ve o an bizim için ayrılık sebebi oldu. Hatırlıyorum bir kış günüydü ve sava soğuktu. O akşam görüşmemizdeki amaç birbirimizin kalelerini fethetmenin bir yolunu bulmaktı. Ancak farklı bir şey olmuştu. İkimizde fallara inanmayacak kadar biliyorduk hayatı ancak adettendir falcıya gidilir ve ikimizin birlikteliği hakkında bir şeyler söylemesini beklersin. Falcı da istenilen sözleri söyleyince sevinir ve "ne güzel çiftiz" dersin.

Bizde adettendir diyerek bir falcıya gittik. 60 yaşlarında sarışın bir kadın vardı. Önce o baktırmak istedi ve falcının karşısına oturdu. Falcı kartları karıştırdıktan sonra ilk kartı açtı ve yana doğru dönüp bana baktı. "Sen de karşıma otur" dedi bana "bu fal ikinize ait olan tek şey olacak" dedi daha sonra. Şaşırdım ben sonuçta oyunlarla da olsa ilerleyen bir ilişkim vardı. Sonra falcıyı dinleyip oyuncunun yanına oturdum. Adettendir böyle zamanlarda yanındakinin elini tutarsın ama biz yapmadık.

Falcı kartları açtıkça bizim ortak bir yolumuz olmadığını anlattı. Hatta abartıp bizim birlikteliğimizin evrenin yok olmasına sebep olabileceğini bile söyledi. Biz ise birbirimize bakmıyorduk bile çünkü onun ne kadar haklı olduğunu biliyorduk. Bizim birbirimizi sevmediğini söylediğinde bir bıçak almak ve falcının gırtlağına saplamak istedim çünkü gerçekler canımızı yakmıştı. Söylediği bir şeyi asla unutmam ki o söz sonraları benim hayat felsefem halini almıştı. "Asla kazanamayacağın bir oyunu oynama" demişti bana ve ben oyuncuyla olan oyunu kazanamayacaktım. Kimse kazanamayacaktı o oyunu ve aramızdakiler bu yüzden bitti.

Ben ömrüm boyunca hiç keşke demedim ama oyuncu keşke cümlesine oldukça yaklaşmıştı. Keşke oynamasaydık diyebilirdim ama bu ihtimal ikimizin de önündeydi ve biz oynamayı seçmiştik. Keşkeler anlamsızdır bu yüzden. Ben seçimimi yaparım ve sonucuna katlanırım. Kimisi buna kadar der, kimisi ise kısmet. Benim kader algım da farklı olduğu için şu an bunları konuşmak istemiyorum.

Bir süre sonra oyun oynamak istemedim ama nedense karşıma gelenlerin hepsi oyunlarla geliyordu. İşin kötü tarafı o kadar oyun görmüştüm ki hamleleri biliyordum. Karşımdaki kişi bir hamle yapmayı düşünürken ben o hamlenin sonucunu biliyor ve sonuca göre hamlemi, hamleme göre onun hamlesini ve onun hamlesine göre oyunun sonunu kurguluyordum. Bu yüzden oyunlar ilk hamlede bitmeye başladı.

Hayatımda geçici yer işgal etsin diye soktuğum insanlar artık hayatıma giremiyordum ki bu esnada üniversite son sınıfa kadar gelmiştim. Çevremdeki insanların sayısı iyice azalmış hatta sıfıra inmişti. Bazı hocalarla hayat üzerine yaptığımız sohbetler vardı ve onlar beni ayakta tutuyordu. Ayrıca sisteme olan nefretim iyice artmıştı. Onun da benden nefret ettiğini biliyordum. Bu yüzden her zaman yoluma engel koymaya çalışıyordu ama ben bir şekilde onu yenmeyi başarıyordum. Evet üstüme iftira atıp o yıllarda tutuklamaya çalıştı beni ama ben masumdum ve masumiyetimi kanıtladım.

Sistem karşıtlarını törpülemek için önce hapse atar. Eğer kişiler hala akıllanmamışsa onları akıl hastanesine gönderir ve ona deli damgasını vurur. Delileri kontrol etmek kolaydır çünkü ve sistemi kurduğu hayatın içinde delilere yer yoktu. Ben bunların hepsini görmeye başlamıştım ve gördükçe cümlelerimin içinde daha fazla yer alıyordu bu kavramlar. Üniversite ödevlerim, bitirme tezlerim başka yerlerde yaptığım konuşmalarda hep sistemi eleştiriyordum ve evet o dönem birkaç yerde konuşma yapmışımdır.

Oyunlara geri döneyim yoksa konu çok farklı yerlere gidecek ve ben asla susmayacağım. Bir süre sonra sıkılacağını ve gideceğini biliyorum bu arada. Hatta şimdiden bu deli niye dinliyorum bile diyebilirsin saygı duyarım. Saygı duymak çok garip bir kavram. Sen etrafındaki insanlara saygı duyarsın, onların haklarını korursun, seversin, sayarsın ama onlar aynılarını yapmaz. İstedikleri yere gitmen için ezip geçerler seni. Sen oyunları bil yada bilme son hep aynı olur. Oyunları bilirsen ezilmeden önce kenara kaçabilirsin. Kurtulursun belki ama bunu her zaman yapamazsın çünkü koskoca bir sistem sana karşıdır ve sen tek başına sistemi yenemezsin veya sistem yenemeyeceğini düşünmeni ister.

Bu konuda da çok fazla anlatacaklarım var ama hepsinin sırası gelecek. Önce neden akıl hastanesine kapatıldığımı anlatmak istiyorum. Zaten bu bölüm benim hikayemin en eğlenceli tarafı. Evet ben aşık oldum ve aşkım o kadar büyüktü ki beni akıl hastanesine kapattılar.

0/Post a Comment/Comments