Son yolculuk 2

İnsan böyle zamanlarda iki seçenek arasında kalır aslında. Ya devam edecek ya da buraya kadar diyecektir. Aslında iki seçenekte birbirine benzer. Devam ettiği zaman kaldığı yerden devam edemez asla. Hatta kaldığı bir yer olmadığını düşünür. Buraya kadar der ise kendine kalacak yeni bir yer yapar. İki seçimde de insanın dünyası yıkılmış, parçalanmıştır ve her ikisinde kendine yeni bir yol çizmeye çalışır.

Aslında güçlüdür insan. Bitti dediği her an aslında bir devamın sinyalidir. Her şey değişebilir bu zamanlarda. Sahip olduklarını bir çırpıda bırakabilir. Sadece kaybettiklerinin hayalleri kalmıştır onda ve bu hayaller onun peşini bırakmaz. Hayalleri biten insan ise yaşayamaz daha fazla. Ben ise bu çizgiyi çoktan aştım. Zaten bu yüzden bir köprünün kenarındayım. Sonunda ne olacak bilmiyorum. İnsana verilen bir lütuftur aslında bu. Sonunu bilen insanda benzer bir şekilde yaşayamaz ama insan sonunu bilemez ve devam eder.

Sonların bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Bitişlere inancım kalmadı artık. Hayal edecek bir şey de kalmadı benim için. Hayali olmayan insan ölüdür nefes almaya devam etse de. Ben nefes alıyorum ve şimdi atlamanın planını yapıyorum. Bir basamakta olsam ve oradan atlasam mesela içimdeki bazı şeyler ölse ne olacağını bilmiyorum. Nelerin öleceğini bilmemem çok da önemli değil bu düşünce ama insan içinde bir şeyin kalmadığını düşündüğü zaman biraz sıkıntı olabiliyor.

Kayıplarıma bakıyorum ve geriye neyin kaldığını merak ediyorum. Hayatı seviyorum aslında ben. Mesela deniz kenarında uçuşan martıları seviyorum, rüzgarın müziğini, yakamozları hatta çekirgeleri bile seviyorum. İnsanları da seviyorum ama sistemi sevmiyorum. Sistem canımı yakıyor benim. Tenimi deşip, parçalara ayırıyor ve sonra bunları etrafa saçıyor umursamadan. Bana neler olacağı onun umurunda bile değil ve her geçen gün eksiliyorum.

Eksilmek garip bir duygu. Sanki bir zamanlar tammışım gibi hissediyorum ama geçen zamanla eski bir kale gibi parçalanıyorum. Kendimi kaleye benzetmem de garip doğrusu. Bir kale uzun süre dayanmak için yapılır. Savaşlara dayanır ama ben dayanamıyorum. Surlarım top atışlarıyla yıkıldı. İçimde yaşayan herkes öldürüldü ve ben onları kendi ellerimle gömdüm. Mezarları başında günlerce, aylarca, yıllarca bekledim. Bu esnada kale de bakımsızlıktan yıkıldı. Benim hatam buydu aslında umursamamazlık yapamadım. Geçmişimi kaldırıp atamadım eski bir çöp kutusuna. Belki yapsaydım bu noktada olmazdım ama pişman değilim.

Yine konudan çok saptım. Gitmek istediğim bir yer varmış ama yolu karıştırmışım gibi geliyor bana. Doğru yol nedir diye sorabilirsiniz ve ben buna cevap veremem. Zaten sistem doğruyu tarihten silmiş onu bilmiyorum bile. Aslında kimse bilmiyor. Var olmayan bir şeyi nasıl bilebilir ki insan ama onları suçlamıyorum bu sebepten dolayı. Onları suçluyorum çünkü doğruyu onlar öldürdü. Hem de acımasızca öldürdüler.

Yine konuyu dağıttım ben. Fark edeceğiniz üzere bunu sıklıkla yapıyorum. Belki akıl sağlığım bir süre boyunca terk etmiştir beni. Şu anda bunların önemi yok aslında. Neyin önemi var diye sorarsanız bunu da bilmiyorum. Hatta işin en garibi nerede olduğumu bilmiyorum. Bir basamakta mıyım yoksa bir köprünün kenarında mıyım bilmiyorum. Bildiğim tek şey buradan atlayacağımdır.

Atlasam mesela bir süre boyunca düşerim. Bir an veya birkaç saniyenin çok bir anlamı yoktur. İnsan böyle anlarda bir anı çok uzun bir süreymiş gibi yaşayabilir. Hayatın film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmesi betimlemesini hiç sevmem ama sanırım bu an için en iyi tabir o. Benim hayatım ne kadar saçma bir film olur orası ayrı tabi. Belki bir film yapmalılar benim için. Adı hayal kırıklarının hüsranı olabilir mesela.

Zaten en nefret ettiğim şeyi yaptım ve size hikayeyi sondan anlattım. Sondan başlayan hikayeleri hiç sevmem ben. Sonunu bildiğim bir hikayeyi neden okurum diye düşünürüm hep. Bu noktada sonlara olan sevdam ortaya çıkıyor benim. Bir şeyin biteceğini bilirim, sonlar için şaşalı bir ayrılık kurgularım ama sonun gelmesini beklerim. Belki sonu beklediğim için daha çabuk gelir. Belki de kurguladığım son için çaba sarf ederim bilmiyorum. Bilmiyorum dememe bakmayın kendimi birazcık tanıyorsam bile böyle yaptığımdan eminim. En güzel tarafı ise nefes aldığım tek bir an için bile pişman değilim.

Pişmanlık önemli aslında. Pişman olan insan yaşayamaz. Çok şükür ki ben her anımı yaşadım. Belki çok mutlu anlarım olmadı belki hüzünlü anlarım daha fazla oldu ama asla pişmanlık hissetmedim. Acı çekmeyi seviyor olabilirim mutluluğu sevmediğimden dolayı. Durum böyle olunca acı çektiğim bir an için pişman olmadım. Garip doğrusu çünkü ben hep böyle düşündüm. Zorluklar yaşadım ömrüm boyunca. Bir şekilde hepsini aştım başkaları geldi ve başkaları. Sonuçta kısır bir döngü gibidir hayat.

Geçenlerde düşünüyordum. Ben hep düşündüğüm için bu cümle anlamsız oldu. Ancak beni maruz görün ve devam etmeme izin verin. Geçenlerde güneş sistemimdeki bir gezegen gibi olduğumu düşündüm. Güneş benim gitmek istediğim noktaydı ancak ona yakınlaşmak demek yüksek sıcakla yüzleşmem, acı çekmem anlamına geliyordu. Ayrıca ona yaklaşmaya çabaladıkça onun etrafında döndüğüm için merkez kaç kuvvetinin etkisiyle ondan uzaklaşıyordum. Olduğum yerde kalmak için o güçle eşit bir ölçüde karşı koymam gerekiyordu. Bunu yapmazsam eğer savrulup gidebilirdim. Ayrıca ona yaklaşmam için büyük bir güç sarf etmeliydim ve bu acı vericiydi.

İşte ben hep o acıya göğüs gerdim. Zannetmeyin ki acımın sebebi insanlar veya başka bir şey olsun. Acı çektim çünkü ben güneşe ulaşmak istiyordum. Bu yüzden kendimi güçlü görürüm başka noktalarda zayıflıklarımın olduğunu düşünsem de böyleyimdir aslında ben. Bir tahterevalli gibi bir tarafım yukarı kalktıkça diğer tarafım yere değiyordu. Benim farklılığım sanırım bu ama bazen iki tarafta yere değebiliyordu.

Komik bir insanım bu yüzden ben. O kadar komiğim ki hikayemi dinleyen herkes kahkahalarla gülebilir. Sizde gülün bu yüzden. Zaten başka bir şeyi bilmezsiniz siz. Hiçbir şeyi görmeyip yalandan şakalara gülersiniz. Bunları size anlatmamın sebebi de bu işte. Gerçekleri görün istiyorum ben. Yalanlardan kurtulup kendinizi özgürleştirmenizi bekliyorum. Anlatacaklarım bunu ne kadar sağlar bilmiyorum ama ben son nefesime kadar bunun için savaşacağım. Amacım size yalan bir dünyada yaşadığınızı anlatabilmek. Bir bilgisayar programının içinde olduğunuzu düşünün ve yaşadıklarınızın hiçbiri gerçek değil.

0/Post a Comment/Comments