Yaşanmamış diyaloglar 3, kaybediş



Uyumak veya uyumamak arasında hiçbir fark yok. Aklımdan çıkmıyorsun bir türlü. Uyursam belki sensiz bir an geçiririm diye düşünürken uyuduğum zaman rüyalarıma konuk oluyorsun.  Bu yüzden hangisinin daha iyi olduğunu bilemiyorum.  Uyuduğum zaman seni görebiliyorum ama uyanıklığımda hayatım seni aramakla geçiyor. Gerçekliğini tartışıyorum bu sebepten ötürü. Acaba o durakta gerçekten görmüş müydüm seni? Bu sorunun cevabını araştırıyorum aslında ben. Gerçek olduğunu bilsem yeterli olur benim için. Yoksa akıl sağlığımdan şüphe etmeye başlarım. Zaten ona inancım oldukça azaldı eğer sen de gerçek değilsen halim ne olur bilemiyorum.

Her gün seni ilk gördüğüm yere gitmeye devam ediyorum. Sonra senin indiğin durağa gidiyorum ama gelmiyorsun sen. Gelmemen garip doğrusu, anlam veremiyorum. Etraftaki insanlara seni sormayı düşünüyorum ama nasıl soracağımı bilmiyorum. Anlatamam ki ben seni, nasıl anlatabilirim? Hangi cümlem yüzündeki tek bir gülümsemeyi betimleyebilir. Seni almamın bir yolu yok biliyorum. Seni satırlara aktarmaya çalışıyorum ama yapamıyorum. Gülümsemeni gördüğüm zaman içimde kopan fırtınaları, bayılacak gibi olmamı nasıl anlatabilirim.

Cevapsız sorularla o kadar haşır neşir oluyorum ki bildiğim doğrularım da yok oluyor. Seninle birlikte gerçek kelimesi anlamını yitiriyor. Rüyaların her şeyden daha değerli aslında. Anlam veremiyorum bu duruma.  Eğer rüyalarına gerçek dersem hayatımın kalan kısmını silmem, onlara yalan demem gerekir. Bunun ise çok sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Sonra hiç uyanmak istemem ve bu delilik yolunda attığım büyük bir adım olarak tarihe geçer. Zaten bu yolda uzun mesafeler kat etmişken bir de rüyalarıma gerçek dersem kaybederim ben yolumu.

Bir diğer taraftan hayatın beni senden uzaklaştırmaya çabaladığını düşünüyorum.  Kendimi sana adayamıyorum bu yüzden. Düşünsene yapmam gereken şeyler oluyor. İstemeye istemeye, nefret ederek gitmem gerekiyor. Başka bir yere gidiyorum sonra. Gitmemek için elimden gelen her şeyi yapabilmeme rağmen çaresizim ve gitmem gerekiyor.  Eminim ki o zamanlarda sen seni beklediğim yerlerden geçiyorsun. Sanki hayat seni görmemi istemiyor ve bunun için her şeyi yapıyor. Kaderimmiş gibi yalnızlık hep aynı yerlerde dolanıyorum.

Sanki gideceğim her yer, atacağım her adım önceden belirlenmiş gibi ve ben bunun dışına çıkamıyorum. Mutluluğa açılan bir kapısın sen ama ben o kapıyı bulamıyorum. O kadar çaresizim ki bu yüzden. Her günüm ve her gecem aynı benim. Her saatim, her anım, her kâbusum da aynı. Hayatıma farklılık getirecek ömrüme ömür katacak olan sensin ama.. Cümlelerim hep "ama"larla bölünüyor artık.  Bölünmeyen, parçalanmayan bir tek cümle bile kuramıyorum.

Geçenlerde otobüsle evime dönüyordum ve bir an için seni gördüğümü zannettim. Oturduğumun koltuktan fırlayarak şoförün yanına gidip durmasını söyledim. Başlarda dinlemedi beni. Neden dinlemediğini bilmiyorum ama "sadece duraklarda dururum" gibi bir şeyler söyledi. İki elimle şoförün yakasına yapıştığım zaman durdu. Bu esnada bayağı ilerlemişti otobüs ve ben koşmaya başladım. Seni gördüğümü sandığım yere vardığımda gitmiştim. Durdum ve etrafımda bir tur döndüm. Her sokağı, yolda yürüyen her insanı inceledim ama hiçbiri sen değildin.

Daha sonra bacaklarımın bağı çözüldü bir an ve yere düştüm. Dizlerim yere o kadar sert vurdu ki kanamaya başladılar ama bunu önemsemedim. Kimse de umursamadı beni, yanımdan geçip gittiler? Yanıma gelselerdi ne değişirdi ki hastalığımı sorsalar onlara ne cevap verebilirdim?  Sensizliğin içini hangi cümlelerle doldurabilirim ben? Kimse anlamaz beni biliyorum, şimdiye kadar hiç anlamadılar.
Birkaç kere daha gördüğümü sandım seni. Ancak her biri aynı şekilde sonlandı. Her seferinde hayal kırıklığım artıyordu ama ben otobüsleri durdurmaktan vazgeçmiyordum. Ancak her seferde yere kendi etrafımda bir tur döndükten sonra yere düşüyordum. Bir keresinde birisi ambulansı aramış olmalı ki gözlerimi açtığım zaman kendimi hastanede buldum. Kollarıma serumlar bağlamışlardı ama hepsini söküp attım. Hastalığıma onlar bir çare bulamazlardı ki. Bana onu getiremedikleri sürece ne yapabilirlerdi ki benim için?

İşin garip kısmı ise gerçek ve hayalin iyice karışmasında yatıyor. O kadar çok gördüm ki seni ve o kadar çok hayal kırıklığına uğradım ki artık gördüklerime bile inanamıyorum. Eğer bu şekildeyse seni hiçbir zaman görmemiş olabilirim ve bu benim asla kabullenemeyeceğim bir düşünce. Hayat benden her şeyi alabilir ama en azından sen benimle kalsaydın. Fazla bir beklentim yok aslında bir kere daha görsem seni yeter. Nasıl olsa ben yine konuşamam ve yine uzaklaşırsın benden. Sonuç değişmez ama seni görmüş olurum. O gerçek derim kendime, en azından bunu yapabilirim. Fazlasında gözüm yok demiştim ya hani gerçekten yok. Nasıl olsa konuşamam, nasıl olsa ne söyleyeceğimi bilemem ben. Nasıl olsa yine hiçbir şey yapamam ama bir kere daha görmüş olurum.

Her şeyi bir kenara bıraktım en azından gerçek olduğundan emin olsam, bir hayalimsem benim işte buna dayanamam ve deliler koğuşuna koşar adımlarla giderim. En azından beni o delirtti derim. Aslında bu cümle de kulağa çok güzel geliyor. Sahi acaba kendimi bırakıp rahatça delirsem mi?

Resim: Delawer Omar

0/Post a Comment/Comments