Seni uzaktan sevmek 22

Seni uzaktan sevmek

Bir hayaldin sen. Zifiri bir karanlıktayken umutlardan yarattığım bir düştün. Sonra yıkıldın, yandın, kül oldun. Çünkü hayalleri gerçekleştirmek istedim. Hayaller hiç gerçek olur mu sevgili? İsimleri olur mu umutların. Senin adının Ayşe yada Fatma olması kadar saçma her şey. Senin bir isme yada bir bedene sahip olmana gerek yok. Sen sevgili ol, adın Aşk olsun. Bende uzaklara baktığım zaman orada bir aşk var diyeyim. O yeter bana. Varsın adın Leyla yada Merve olmasın. Adın aşk olsun senin. Ben evren senin etrafında dönüyor diyeyim. İsyan edeyim evrene dair tüm bilgilere. Yer aslında çekmiyor deyip sileyim tüm ezberleri.

Böyle işte sevgili seni sıkıştırmaya çalıştığım bir beden gidiyor başka biri geliyor sonra. Hiç biri sen olmuyor ama. Hiç biri senin gibi kokmuyor. Diyebilirsin ki beni görmeden nasıl koktuğumu nereden bilirsin. Bilemem elbette.Nereden bilebilirim ki gözlerinin rengini. Zaten hayallerin gözleri olmaz. Olsa da saçma olurdu. Hayalsin sen. Hiçbir bedene sığamayacak kadar büyüksün. Boşuna aşksın sen demiyorum ben. Var olan şeylerin en büyüğüsün sen, en güzelisin. Yoksa varsın gözlerin olmasın.

Bir diğer taraftan da seni bedenlere sokmaya çalıştığımdan bahsetmiştim. Yanlış yapıyorum biliyorum. Hani beden seni taşıyabilir ki? O bedenin ismi ne olabilir? Düşünsene hayatıma girsen mesela tüm yıldızlardan daha fazla aydınlatırsın beni. O zaman sana Güneş veya Yıldız demem gerekir. Benim hayatım karanlık. Önümü göremiyorum. Hayatıma girenler ilk çukura takılıp düşüyor. Bende düşüyorum ama hep yalnızım. Sanırım birisi benimle beraber düşmeli. Yoksa beraber köprüden atlayalım da demiyorum. Biliyorum saçma olur. Belki de beraber kalkmalıyız düştüğümüz yerden. Birisi hayatıma girdiği zaman düşünüyorum işte, gece olduğumda yanımda mıydı. Yoksa kimsenin karanlığımda düşmesine izin vermem. Korkuyorlar işte ama normaldir, ben geceyim sonuçta. Anlayabilirim ama sen gitmezdin değil mi sevgili?

Burası garip. Ne hissedeceğimi biliyorum, ne yapacağımı. Karanlık işte. Karanlıkta ne resim yapabilirsin, ne heykel ne de yazı yazabilirsin. Karanlıkta hiçbir şey yapamazsın. Sadece gidip bir sokak lambasının yanına otutursun. Ama oturursan eğer orada kalırsın, gidemezsin, öğrenemezsin. Muhtaç kalırsın ışığa. Evet, ışıkta yalanların en büyüğüdür. Doğru bunu öğretmişti bana hayat. Karanlığın güzel olduğunu da öğrenmiştim. Yalnızlıkta iyiydi. Bir de hayaller vardı işte. Yani hayallerin vardı. Herhalde başka bir şey yoktu.

Belki de hayatıma girenleri seninle kıyaslamamalıyım. Belki de herkese senmiş gibi bakmalıyım. Sahi hayatıma giren birisinin sen olma ihtimali yüzde kaç. Yüzdeli ihtimaller düşük, olasılıklar umurumda bile değil. Yoksa binler, onbinler, milyarlar falan basit rakamlar sadece. Hayatıma giren kişi ki ismi Işık yada Ay olsa hatta ismi sevgi olsa mesela önce karanlıktan korkmaması lazım değil mi? İlk çukurla karılaştığında korkup kaçmamalı. Sen olsan kaçmazdın çünkü. O da kaçmamalı. Ben de kaçmamalıyım. Bende kaçıyorum galiba. Neden yada kimden kaçtığımı bilmiyorum ama kaçıyorum. Psikologlar gelse ve inceleseler beni. Beynimi açsalar, yüreğimi sökseler. Herhalde bir şey bulurlar. Bulamama ihtimalleri de yüksek tabi. Belki de sadece senin parmak izin gerekiyordur yüreğimin kapılarını açmaya.

Çok zaman oldu sana yazmayalı. Neden tekrar yazdığımı da bilmiyorum doğrusu. Hayatım garip biraz. Karanlık falan, birazda soğuk. Üşümüyorum ama. Belki donuyorumdur ama hissetmiyorum artık. Hikayeler geçiyor gözlerimin önünden. Hiçbirinde ben yokum. Satırlar, sayfalar, kitaplar bitiyor ama sende yoksun. Hayatımda insanlar geçiyor ama onlar da yok. Birisi kalıcı olabilir mi bende, bilmiyorum. Herkes gidici mi onu da bilmiyorum. Mesela birisi geliyor, ben gitmeyeceğim senden diyor. Bende bekliyorum kalması için. Gidiyorlar hep. Ben yine bekliyorum karanlık olmasını. Eğer karanlık olduğu zaman kalıyorsa hiç gitmez diyorum kendime. Nasıl olsa şimdiye kadar herkes gitmiş. Birisinin kalmasının nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum.

Sen kalırdın biliyorum. Belki o da kalır. Gitmez benden, sus der bana. Ben hiçbir yere gitmiyorum der sonra. Belki ben ona Aşk derim. Belki o senin gözlerin olur. Belki, belki ve belki. Belki bende bir hikaye bulurum kendime. Belki benim de bir kitabım olur. Belki sende olursun. Belki o sen olur. Hayaller işte. Belki senin gözlerin olur ve ben gözlerinin rengini öğrenirim. Eladır herhalde gözlerin. Yeşile çalar ufaktan, güneş vurunca parlarlar mesela. Belki işte, hayaller falan.

Ben şimdilik gidiyorum sevgili. Sende fazla kalınca yapamıyorum ben. Olmuyor, tutunamıyorum hayata. Sahi onun adı neydi? Acaba onun isminden türetilebilir mi Aşk? Sahi aşk kaç harfliydi? Üç, dört, yada beş. Sahi onun ismi kaç harfliydi?

1/Post a Comment/Comments

Blogger dedi ki…
Her an ve her ayrıntı Ondan bir parça.
O böyle nazlı ve böylesine büyük istiyorsa Aşkı, uzaklar da, akan ve akmayan zaman da büyütüyor Aşkı hepsi Onun için.