Seni uzaktan sevmek 2

Aslında her şey uzun zaman önce başlamıştı. Ben hayatı anlamaya çaba sarf ederken sen mutluluğun peşinde koşuyordun. Çok net hatırlıyorum o dönemleri, ben yaşıyor ve öğreniyordum. Öğrendikçe de yalnızlaşıyordum. Hayatımdaki insanların aslında gölgeler olduğunu anlamaya başlamam hep bu döneme denk gelmişti.Günden güne erimeye başlamıştım. Yavaş yavaş eksiliyor hayatıma giren herkeste bir parçamı bırakıyordum.

Aynı zamanlarda sen ise asla gerçekleşmeyecek bir hayalin peşinde koşuyordun. O kadar inanmıştın ki o hayale yalan olduğunu anlaman bile yıllar sürmüştü. Sonrasında ise umutsuzlaşmış ve bağlarını yavaş yavaş koparmıştın insanlarla. Artık güvenemiyordun kimseye hatta kendine bile inanmıyordun. Senin için belki de en kötüsüydü bu. Asla tam olarak atlatamadın.

Ben bu dönemlerde yalnızlık kalemin kralı olmuştum. Yaşadığım her an duvarların surlarını güçlendirmiştim. En sonunda öyle bir kalem olmuştu ki kimse içeriye giremezdi. Ben de dışarıya çıkamazdım. Tüm oyunları bildiğimi iddia etmem bu döneme denk düşerdi. Hepsini olmasa da bir çok oyunu öğrenmiştim. Artık ilk hamlelerden anlayabiliyordum oyunun nereye gidebileceğini.

Sen yaşadıklarından sonra yerin altına saklamıştın kendini. Kimseyi görmezsen eğer duyguların olmazdı diye düşünüyordun. Duyguların olmazsa eğer acı çekmeyeceğine inanıyordun. Aslında haklıydın böyle düşünmeye. O kadar derininden yaralanmıştın ki, en çok güvendiğin insan yaralamıştı seni. En çok acıtan ise bunu isteyerek yapmasıydı. Affedemezdin asla onu.

Benim tüm sorunlarımın arasında sana yardım etmeye çabalamam da aynı döneme denk düşer. Sen kırılıp parçaların etrafa saçıldıktan sonra belki de seni tekrardan birleştirebilecek yegane insandım. Ancak bana her şeyi anlatmıyordun ve yardımımı da istemiyordun. Sana fark ettirmeden yardım etmeliydim. İnan bana bu en zoruydu. Kimseden yardım istemeyecek kadar güçlüydün çünkü. Zayıf yanlarını görmem seni başka sevmemi sağlamıştı. Aslında o güçsüz gördüğün yanlarının seni sen yaptığını bilmiyordun ve onları saklamaya çalışıyordun.

Bir diğer taraftan yaralarını benden saklamaya çalışıyordun. Görüyordum hepsini, biliyordum ama sen söylemedikçe onlara merhem süremiyordum. Evet, hemen hemen hepsi için merhemlerim var. Yüreğine açılan bir çok yarayı iyileştirebilirdim. Fakat bana izin vermemiştin. Her hangi birisine bu izni vermiş miydin emin değilim. Kendisi asla bu kadar açmadın insanlara. Benim de senin derinliklerini görebileceğime inanmıyordun. Bu yüzdendi hep konuyu değiştirme çabaların. Gülümsemelerinin yalancı maskeler olduğunu en iyi ben bilirdim.

Seninle tanışmamız bunların hepsinden daha önceydi. Ilık bir bahar günü kimilerine göre tanışmamız bir mucizeydi. Birbirimizin hayatına o derece hızlı girmiştik ki ikimizde anlayamamıştık ne olduğunu. Tanışmamız belki kaderin oyunlarından birisiydi belki sadece rastlantıydı. Ancak bildiğim bir şey var ki seni tanımamış olsaydım eksik olacaktım.

Geçmişten çok bahsettim. Aslında anlatmaya kalksam sayfalar dolardı bunun için ama fazlasına pek gücüm yok. Şimdi ise tam bir muamma. Farklı ülkelerde farklı hayatlar yaşıyoruz. Nasıl bunca zaman yanyana ama farklı yollarda yürümüşsek aynı şekilde devam ediyoruz. Zaman zaman yollar uzaklaşıyor birbirinden, bazen ise çok yakınlaşıyor. Aynı yolda yürümek istememe rağmen bu mümkün olmuyor.

Gelecek ise büyük bir muamma. O kadar fazla belirsizliklerle dolu ki ona bakmak beni korkutuyor. Geleceğimde durmanı istediğim bir yer var ama bunun olabilme ihtimalinden bile emin değilim. Farklı yollarda yürümeye devam etmemiz en olası ihtimal gibi. Benim bütün yolları birleştirme çabalarım bunun bir parçası olsa da olasılıklara hala inanmıyorum. Boşa kürek çekmek denir ya hani belki sadece o tamlamadan ibarettir yaptıklarım ama konu sen olunca yapacak başka bir şeyim kalmıyor...

Anlamıyorsun değil mi sevgili ben de anlamıyorum ama içimde bir ses var ve ben o sesi dinliyorum. O sesin ne dediğini o gün geldiği zaman söylerim belki sana. 

0/Post a Comment/Comments