“II”


“II”

 
“Uzun zaman önce” diye başlıyordu mutluluğa dair öykülerim. Masalları çok severdim küçüklüğümde, birçok soluksuz gecemi “uzun zaman önce”lerde geçirmişimdir. Güzel günlerdi, zamanın öncesine ulaşmaya çalıştığım, günümü hep kaçırdığım yıllarımdı yaşanmadan gizlenen. Sonra geçmişte yaşamanın bir işe yaramadığını anladım, hele masalsı bir geçmiş “uzun zaman önceydi”. Ruhumun erişebileceğinden çok uzakta.

Günlerim yerinde saymaya devam etti takvim yaprakları solup yerçekimine kurban giderken. Bazen   -bunun için mutlu olmam gerekirdi, bu da oldukça nadir olurdu- zamanı durdurmak isterdim veya sadece dışarı da dursa zaman, benim anlarım yaşanmaya devam etse. Baki kalırdı diye düşünürdüm mutluluk, sahi herhangi bir şey baki kalabilir miydi sonsuza kadar?

Elbette güller vardı, kırmızı oldukları ve kanla büyütüldükleri sürece baki kalırlardı sonsuza kadar. Bir gül hikayesi de anlatabilirim bu satırlarda ama zamanı henüz gelmedi bu yolculuğun. “uzun zaman sonra”ları konu alacak bugünkü cümlelerim ve uzun zamanların kısaltma çabalarım uğruna yazılacak bütün satırlar. Bu gece kelimelerime adını sayıklatacağım aynı daha önceden söyleyemediğim gibi. Hayat bazen gariptir ya, bir şeyler olur ve sonra bir anda kelimeler kaybolup gider. Anlam aramak ne derece mantıklıdır bilinmez ama önemli olan o kelimelerin yerine ulaşıp ulaşamadığıdır. Sahi güzel bir gülümseme kelimelerin kanıtı olarak sunulabilir mi masum umutlara?

“II” çok sevdiğim ve anlamsızlığına inandığım bir sayıdır aslında, roma rakamlarını da pek sevemedim şu güne kadar. Bir örnekleme istenirse eğer -hani olmaz ya- “I” tektir, en ufak asal sayıdır, “I” ve “I” in bir araya gelmesi gerekir. Güzeldir, kalıcıdır, bölünemezdir. Severim ama oluşması zor bir sayıdır. Konulardan konulara bağımsız sıçramalar yapıyor gibi görünebilirim, aslında gayem uzun zamanlı gelecek kipinden yakın geleceklere geçiş yapmaktı.

Aslında zamanın neresinde duracağını bilmek gerekir, bir bakarsınız hayat fazla yavaştır, yan gelip yatarız böyle zamanlarda. Bazen ise hayat hızlı ilerler, zaman yavaşlar, hızlı mı koşulmalıdır yoksa yavaş adımlar her zaman emin adımlar mıdır?

Başka bir sıçrama yapalım ve sayılara geri dönelim, asal sayıları da çok severim, hani bir bölenleri yoktur ya, daha küçük parçalara bölünemezler ya, çok severim bu yüzden. Asla çift olamazlar, en kötü yanları da budur zaten. Hayat en acımasız yöntemlerle en ufak parçalara bölmüştür zaten onları. Hani geriye pek de bir şey kalmamıştır onlardan geriye. Belki başka bir asal bulabilirlerse, belki zaman güzel bir güneş çıkarırsa karşılarına, “II”. Belki neden olmasın.

Bir çift kelimenin de kurgusu bu felsefeyi benimser, seni tek başına yalnızdır. Asal bir sayıdır belki de, birde yakın bir uzaklıkta bekleyen elmanın diğer yarısı vardır. Elmalara bile uygulayabiliriz sanırım bu düşünceyi. Konumuza geri dönersek eğer, her şeyin bir tamamlayıcısı vardır ve eğer bu ikisi bir araya gelirse “II” olur, bir çift kelime olur. Çift sayıları da bu yüzden severim belki de, bir zamanlar inanmazdım ama artık “II” olsun diyorum fazla uzak olmayan yakın gelecekte...

Oğuz Marangoz
18.04.2007
“II”

0/Post a Comment/Comments