Hayatın iki boyutu

Hayatı genel anlamda ikiye ayırırım ben. Birincisinde gözlerimiz açıktır ve gerçekliği algıladığımız bir boyutu vardır. Madde ile etkileşime geçtiğimiz, renklerin, kokuların var olduğu bir algı seviyesidir. Gerçekliğin boyutunun yapı taşlarından birisi maddedir. Tabi her birimizin maddeyi algılama biçimi değiştiği ölçüde gerçeklik algısı da değişir. Gözlerimiz açıkken görürüz, gördüğümüzü yorumlarız ve buna göre de hareket ederiz. Maddede metalaşmış olur bu sayede ve metalarımıza göre de davranışlarımız biçimlenir. Yaşam biçimimiz çok büyük bir bölümü burada yaşanır. Yaşama, var olma, eşleşme, ilerleme çabamızın gerçekten önemli bir paydası buradadır.

Diğer tarafta ise gözlerimizin kapalı olduğu zamanlar vardır. Gerçeğin mutlaklık tartışmalarının bir kenara bırakıldığı ve göreceleştiği bir yerdir. Gözlerimizin kapalı olduğu her anı kapsar. Gördüğümüz rüyalar veya sadece göz kapaklarımızın ötesinde yaptığımız yolculuklar buradadır. Hayatın daha küçük bir bölümünü kaplamalarına rağmen bizim üzerimizdeki etkisi bir o kadar büyüktür. Derinliklerimizde yaşanan bir çok olay gözlerimiz kapalıyken gerçekleşir. 

Bir adam olsa mesela gece yatağının üzerine oturmuş ve başını soğuk duvarlara yaslamış olsa. Gerçeklik adamın yalnızlığı, sebepleri, sonuçlar ile ilgilidir bu konu dahilinde. Ancak o adam eğer gözlerini kapatırsa o soğuk duvar bir sevgilinin omuzu halini alabilir. Dışarıdan bakıldığında başını duvara yaslamış bir adam içeriden bakıldığında ise başını sevgiliye yaslamış bir adamla karşılaşırız. Gerçekliğin bu ölçüde değişmesini sağlayan tek şey de gözlerin kapanması ve göz kapaklarının ardına yapılan yolculuklardır. Gerçeklikten tamamen bağımsız olduğunu ve kendi içinde farklı bir gerçeklik oluşturduğunu söylemiştim daha önce. Buna bir de göz kapaklarımız altında olanların bir bölümünün gerçeklerden geldiğini ve gerçekleri değiştirmek için olduğunu söylemeliyim. Belki o adam başını duvara yasladığı sırada eski aşkının omuzlarını düşlüyordur. Gerçekte onlar ayrılmışken gözleri kapandığında tekrar yanında beliriyordur sevgilisi. Bunları anlattıktan sonra o adamın gözlerinin açık olmasını mı yoksa kapalı olmasını mı tercih ettiğini söylemek istemiyorum. Adamın hayatına nasıl devam ettiğinden bahsetmeyeceğim burada. Tamamen farklı hikayeler çıkar ortaya ve bu yazı uzayıp gider.

Hayatı genelde ikiye ayırırım ben. İlkinde gözlerimiz kapalı, diğerinde açıktır. Bir yaşamı dikkate aldığımızda ikisine de bilmemiz gerekir yoksa eksik kalır o yaşam...

2/Post a Comment/Comments

Pabuç dedi ki…
Keşke gözlerimiz kapalıyken istediklerimi gözlerimiz açıkken yapabilsek...Mutluluk bu olsa gerek..
Oğuz Marangoz dedi ki…
Belki yapılabiliyordur, denemek gerek :))