Günlerden dündü 2

 
Şimdi sana yeni bir mektup yazmam gerek anlıyor musun beni? En son mektubumda ağladığını yazmıştım ben yanında cansız yatarken ve buna dayanamadım. İzin veremem buna anlıyor musun seni üzen hayattaki herhangi birisi gibi olamam. Ben senin hayatını düzelten olmalıyım, ben seni özgürleştiren olmalıyım. Seni kısıtlayan, anlamayan onca insana benzememeliyim ben. Kırılacağından o kadar korkmalıyım ki seni avuçlarıma asla alamamalıyım. Anlıyor musun cümlelerimin boynu büküklüğünü. Seni ilk gördüğüm yerdeyim şimdi. Seni ilk sevdiğim andayım ve bize yeni bir gelecek kurgulamak istiyorum. Bilmiyorum seni bu kadar çok severken ve sana dokunmaktan bu derece korkarken nasıl hayatını düzeltebilirim emin değilim. Nasıl seni daha fazla sevebilirim bunu öğrenmem gerek.

Mart aynın 33. günüydü seni ilk gördüğümde. Günlerden perşembe, güneşin doğma vaktiydi. Sen gelmeden önce yağmur yağıyordu, hava soğuktu ama sen geldiğinde birden güneş açtı. 357 saat, 49 dakika, 19 saniye ve 13 salisedir devam eden yağmur bir anda durdu. Kelebekler canlandı bir anda sanki yaşam senin gelmeni bekliyordu ve birden canlandı. Biliyorum mezarlarından kalkanlar olmuş seni selamlamak için belki bende onlardan birisiyim. Sanki uyutulmuşum yıllarca ve bir anda uyanmışım. Işıklarda bekliyordum kırmızının yeşile dönmesini. Bu arada sen bir anda gökyüzünden indin ve caddenin karşısında durdun. Bekledin bir süre orada sadece bekledin. Bunu gözlerinden anlıyordum, sabırsız değildin. Sanki bu şekilde sonsuza kadar bekleyebilirdin. Ben o an neyi bekliyorsan eğer o olmak için ölürdüm. Beni bu şekilde bekleseydin eğer inan bana başka bir dileğim olmazdı hayattan. Sonra bir anda kayboldun gözlerimin önünden. İnan bana bir anda bütün renkler soldu, yok oldular. Siyah beyaz bir fotoğraf oldu hayat, zaman bile akmadı.

Akrep ve yelkovanın tekrardan hareket etmeye başlaması seni gördüğüm andan 17 saat, 39 dakika ve 57 saniye sonraydı. Geceydi ve ben aynı yerde aynı şekilde duruyordum. Bir süre boyunca hayal gördüğümü düşündüm ama gerçek olman gerektiğine inandım sonrasında. Bütün bu inanma sürecim tam 139 gün sürdü. Bu sürede evimde oturdum ve başka hiçbir şey yapmadım. İnan bana sadece geçmişime dönüp sürekli olarak gerçekliğini sorguladım. Eğer gerçeksen sen yaşamam gerek dedim ardından ve bir yerde seni bulup dünyanın en mutlu insanı yapmam. Hayalin ile aynadaki yansımamı yan yana koyduğumda senin için fazla kirli olduğumu gördüm. Bu nedenle mutluluğunun filminde oyuncu değil ama yönetmen olmaya karar verdim.

Aradan tam 1379 gün 7 saat ve 41 saniye geçtiğinde seni tekrar gördüm. Sahil kenarında bir bankta oturmuş ve ağlıyordun. O an paramparça olmuş gibi hissettim, inan bana göz yaşların bir asit yağmuru gibi yağdı üzerime. Ne yapacağımı bilemedim o an. Ağlamanı durdurabilirsem eğer çektiğim acı son bulacaktı ama yapamadım. Kırılacağından korktum ben. Seni sevmemin sebepleri olursa eğer anlamsızlaşacağından endişe ettim. Telefonuna baktığını gördüm sürekli olarak ve mesajlar yazdığını. Erkek arkadaşındı belki, belki yalanlar söylemişti sana belki aldatmıştı seni. Numarasını aldım sen fark etmeden evet onu ben öldürdüm.

Sana kazara çarpmış gibi yapan ve telefonunu denize düşüren bendim. Sonra cebimdeki bütün parayı sana vererek yeni bir telefon almanı söyleyende bendim. Fazlaydı biliyorum ama o an dünyada iyi insanların da olduğunu düşündün. Bir süre sonra da yaşların durdu, gülümsedin sonra. Erkek arkadaşını öldürmeme gelince aradım ve bir kaç tane yalan söyledim. Sonra onu takibe aldım ve seni aldattığını gördüğümde uygun bir iple işini bitirdim. Evet, astım onu acımadan! Tabi benim yaptığımı anlama diye intihar süsü verdim önce nedenlerini yarattıktan sonra. Eldivenler giydim hayatında parmak izim olmasın diye.

Evini öğrendim senin. Hayatını düzeltmem gerekiyordu ve yürüdüğün yolun hep temiz olmasını sağladım. O eski kaldırımların iki yanına da çiçekler diktirdim. Hep güzellikleri gör diye hep mutlu ol diye. Üniversitede başarılı ol diye hocalarını kandıran, defalarca sınav kağıdını değiştiren bendim. Başkaları seni geçemesin diye bir çok insanı zehirledim sınav haftalarında. Aslında buna ihtiyacın yokmuş ama ben emin olmak istedim. Mezuniyet törenini hatırlıyorum da mutluydun ve ben yaşadığımı hissettim gözlerine bakarken. Sen güldüğünde kelebekler tekrardan uçmaya başladı anlıyor musun beni? Bu yüzden yaptım her şeyi.

Bazı zamanlar fazla yaklaştım sana yapmamalıydım ama dayanamadım. Bir gece eve dönerken yolunu kesmişlerdi hatırlıyor musun. Seni orada kurtaran bendim. Sana dokunan her parmağı teker teker kıranda bendim. Sana yanlışlıkla değdiğim için sol elimin bütün kemiklerini de bu yüzden parçaladım. Bunu hak etmiyordum sadece seni görebilirdim. Fazlası için günahkarım, senin için günahkarım. Sana dedenden yüklü bir miras kalabilmesi için bana dair ne varsa ona verdim. Hasta yatağında yanına gidip gerekli belgeleri imzalattım ona ve her şey senin oldu. Benim neye ihtiyacım vardı ki? Evinin karşısındaki gece konuda yaşıyordum ya yetiyordu bana.

Yaptığın resimleri o kadar seviyordum ki bütün galerilere dağıttım. Seni tanımalarını sağladım ve ünlü olmana yardımcı oldum. Hepsi hakkındı ama senin. Döktüğün gözyaşılarınla kazandın hep sadece ben yanaklarındaki gülümsemeye aşık oldum. Göz bebeklerindeki umudu sevdim ben ve o umut yaşamamı sağladı.  Seni gördüğüm her an ben duyguların ne demek olduğu anladım. Hayatını kolaylaştırmak için her şeyi yaptım inan bana sonra yapacak başka bir şeyim kalmadı. Benim varlığımı hissetmiştin bir şekilde ve bu yüzden daha fazla yaşamam gerekiyordu. Beni araştırmaya başladığında başka şansım yoktu inan bana sonuçta er geç ulaşacaktın. Uzaklara da gidemezdim, ayrılamazdım senden. 

Bu mektubu sen kapımdan içeri gidip beni yerde yatarken gördükten hemen sonra yazıyorum. En son senin gözlerini görmek istemiştim ben, sadece seni sevmek için yaşamıştım. Bunları yapamadım ama sen bu mektubu aldın ve okumaya başladın. Ağladın sonra benden nefret ettin. Seni birisinin bu denli sevmesi ve onu sonsuza kadar kaybetmen canını yaktı. Sonra da kendine küstün beni daha önce fark etmediğin için. Ancak sevgili ben seni sevmiştim, sana değseydim eğer değişirdin. Değişmeni istemedim, olduğun kişiyi sevdim ben. Bu mektubu da boş ver, umursama. Deli saçması de geç, yırt at. Okuma hatta, boş ver...

...

Yine ağlattım seni yine mahvettim hayatını. Belki de hiç tanımamalıydım seni bilmiyorum. Seni az önce gördüm ve sen caddenin karşısında beklerken bu iki mektubu yazdım geleceğe dair. Mutlu olabilseydin eğer ona göre davranacaktım sana ama olmadı. Bu yüzden hayatına hiç girmeden gideceğim ben uzaklara. Sevgini de yanına alıp çok uzaklara gideceğim. Fakat bana bakıyor ve gülümsüyorsun. Neden yapıyorsun bunu bakma! Gelme bana doğru, yapma lütfen. O kadar güzel bakma bana, sakın rastlantılardan bahsetme. Mutluluğunun bende olduğunu söyleme asla. Gelme lütfen gülme ama sen durmuyorsun. Geldin ve adımı öğrenmek istiyorsun. Sevme beni, lütfen sevme. Ben günahkarım...

0/Post a Comment/Comments