Maskeler ve Yaşam


“Ne yaptığımı zannediyorum ki? Neden sessiz yuvamı terk edip gidiyorum? Neden anlamsız hayatımda bir değişikliğin beklentisiyle yaşıyorum? Sürprizlerle dolu bir kitap değil ki hayat! Her sayfa bir öncekini aynısı! Peki neden onları bırakıp gidemiyorum?”

“Değişikliğe ihtiyacım var sanırım.    O rutubetli odada sadece küflenmiş ruhumun kokusu var. Dışarısı da farklı değil aslında. Geçtiğim yollarda çiçekler kuruyor, ağaçlar yapraklarını döküyor. Evet, odamda bunların hiçbiri yok ama orda ölüm var. Tahta bir maskeyle birlikte geçen onca zamanın ardından gidiyorum. Belki geri dönüşü olan bir yolculuk ama olsun. Canımı acıtıyor maskeler…”

“Şu parti de neredeydi?.. İlerdeki binada olmalı, müzik seslerine bakılırsa. Maskeli girmek zorunluymuş! Ben hep onlarla yaşıyorum ama anlamazlar. Zaten hiç anlayamadılar!...”

“Son birkaç basamak ve kapının açılmasını beklemek! Geri dönebilirim ama geç kaldım sanırım! Hem sahip olduğum tek dostumu göreceğim, o kadar da kötü olamaz!”

-Hoş geldin ahbap. Kıyafetin güzelmiş.
-Sağ olasın dostum. Sesi kıramam bilirsin.
-Bilmez olur muyum hiç! Birde kendini kıramasan! Neyse ya, öyle dikilme kapıda içeri gel.
-Sağ ol, tekrardan. Güzel bir partiye benziyor. Müzikte güzelmiş.
-Evet, işte yaptık bir şeyler. Bu arada kusura bakma ama benim biraz işim var. Sen eğlenmene bak ben birazdan gelirim…
-Ne önemi var dostum. Endişelenme benim için, yapacak bir şeyler bulurum.

“ Yapacak bir şeyler bulurmuşum! Kimi kandırıyorum ben? Buradaki kimseyi tanımıyorum ki! Kitaplarımla daha az yalnızdım. Belki bir şeyler içmek güzel olabilir. Bakalım neler varmış? Belki düşünemeyecek hale gelirim!”

-Sen niye oturuyorsun bakalım? Hem biraz da başkalarını düşün! Hepsini bitireceksin.
-Bilirsin dans edemem ben. Hem yalnızlık daha güzel gözüküyor şu sıralar.
-Söyle ben ne yapacağım seninle? Ayrıca oturmana lafım yok ama arada bir kadehinin dibine bakmayı bırakıp, etrafa bir göz atsan! Bitmesini beklersen o zaten biter. Biraz da zevk almaya baksan!
-Haklı olabilirsin ama aklıma yapacak bir şeyler gelmiyor. Sen ne dersin?
-Şuna bakın ya! Aklına bir şeyler gelmiyormuş. Bak şu kızı görüyor musun? Hani yüzünün tamamını örten bir maskesi var, uzun siyah saçlı?
-Evet gördüm. Ne olmuş ona?
-Sersem! Sen geleli beri hep sana bakıyor. İşte gülümsüyor sana.
-Ne fark eder ki dostum. Benim için hiçbir önemi yok. Biliyorsun inancımı kaybettim ben. Aynı kadehim gibi bir gün o da bitecek. İçmek istemiyorum daha fazla!
-Elbette sen istememeye devam et. O gelmeye başladı bile. Neyse beni çağırıyorlar gitmeliyim…

“ Ben yapacağım seninle? Hadi git bakalım, hem nereye kadar gidebilirsin ki? veya ne zaman beni anlamaya başlayabilirsin? Anla artık ben hep yalnızdım ve bu hep böyle devam edecek! Aynı kadehlerim gibi, sonu biliyorum ve her gün onu yeniden yaşıyorum. Kadehler dolusu yalanlardan sıkıldım. Anlayın atık!
   
Gelsin bakalım o güzel gülümsemesiyle birlikte. En fazla biraz sohbet ederim, sonra o sıkılır gider ve bende soğuk yalnızlığıma geri dönerim. Gülümsemeye çalışmalıyım, yalanda olsa biraz gülümsemeliyim.”

-Selam hoş geldin!
-Selam sana da. Bir şey sorabilir miyim?  Neden yalnız başına oturuyorsun?
-Bilmiyorum aslında. Sadece buna ihtiyacım var sanırım. Bir şeyler içer misin? Ben hazırlarım sana.
-Yalnız kalmak için bir partiye gelmek ha! Oldukça ilginç bir düşünce. Bu arada içki için sağ ol ayrıca masken de güzelmiş.
-Teşekkürler, bu bez parçasını maske olarak görmüyorum, özellikle seninkiyle kıyaslayınca.
-Haklısın, zaten ben de o ben parçasından bahsetmiyordum zaten ama inan bana masken çok güzel. Sadece onu düşürmemeye dikkat et!
-Hangi maskeden bahsediyorsun sen...
-Hadi gel benimle, biraz dans edelim. Hem biraz rahatlarsın. Bak benim şarkım çalıyor.
-Tamam, ama ben dans edemem! En iyisi ben otura...
-Ne önemi var ki bunun! Sen sadece kendini bana bırak. Bak çok kolay gördün mü?
-Tamam istediğin olsun. Bu arada gülümsemen çok güzel, masken bir kısmını örtse de.
-Teşekkürler, seninki de çok güzel ama masken tamamını örtüyor.
-Ne maskesinden bahsediyorsun sen? Yüzümde sadece bir göz bandı var!
-Doğru, haklısın. İnsanlardan anlayış bekliyorsun ama bundan o kadar korkuyorsun ki, maskenin altını göstermekten çekiniyorsun. Korkma incitmem ben seni.
-Haklısın hem de her kelimende. Ama neden maskemin altını görmek istiyorsun? Orada sadece çürümüş bir ölü var!
-Eğer orada bir ölü varsa onu sen öldürdün ama biliyor musun o ölmedi.
-Emin değilim artık. Umutlar mezarlığında çürümüş bir ruh bulmaktan korkuyorum.. Peki sen? Sen neden maskeni çıkarmıyorsun?
-Emin ol istemezsin bunu! Bu maskeyi çıkarırsam her şey biter. Parti, insanlar, ben, her şey sona erer ve asla geri dönüşü olmaz bunun.
-Öyleyse beni anlaman gerekir. Maskelerim olmadan yaşayamam. Onlar olmadan eksik bir kuklayım ben!
-Anlıyorum seni, tahminlerinden bile daha iyi ve sen bir kukla değilsin. Ne kadar maske takarsan tak, gözlerin her şeyi açıklıyor. Umut uğruna atan kalbinin her atımı, tüm ruhumu kapladı.
-Umut.. Delik ceplerimde hiç kalmadı onlardan. Sonuncusunu küçük bir çocuk aldı. Sen neden çıkarmıyorsun maskeni? Her şey bitecekse bitsin artık! Biliyor musun, gözlerinden hiçbir şey okuyamıyorum.
-Anlayamazsın bilirim. Tamam maskemi çıkarırım ama tek bir şartla. Önce sen ruhundaki maskeleri çıkaracaksın.
-Anlaştık. İşte mutlu oldun mu? Gerçek beni görüyorsun, bir umutlar mezarlığı ve çürümüş bir ağaçta asılı kalmış maskeler. Şimdi sıra sende.
-Çok üzgünüm her şey için. Bilemiyorum beni affedebilir misin? Ama ben hep seni sevdim.

Ellerini yavaşça onun maskesine doğru uzatırken saçlarını yavaşça okşadı. Maskenin ipini çözdükten sonra maskeyi kendine doğru çekti. Onun gözlerin de birkaç damla yaş belirmişti ve onlarda pürüzsün teninde yavaşça kaymaya başladı. Kötü bir şey olmasının beklentisiyle gözlerini kaparken sessiz bir elveda yankılandı zihninde…

Gözlerini açtığında odasında buldu kendini, ellerinde ise tahta bir maske…

Oğuz Marangoz
01.03.2006

not: eski yazılarımı araştırırken karşılaştım ve sizinle de paylaşmak istedim umarım beğenirsiniz.
      

0/Post a Comment/Comments