İntihar provaları 5

Aslında her şey uzun zaman önce bir perşembe gecesi başlamıştı. Ben Galata kulesinden atlayıp uçmanın planlarını yaparken sen olan bitenden habersiz evinde oturuyordun. Kim bilir hayatında kim vardı o zamanlarda, kim bilir kimin damarlarındaydın. Daha henüz seninle tanışmamıştık yani benim hala umutlarım vardı. Mesela ciddi ciddi uçabileceğime inanıyordum sonunda ne olursa olsun. Sonra sen geldin ve gölgemi toprağa çiviledin. Hemde evinin köşesine çiviledin fazla uzağa gitmeyeyim diye.

Başka bir perşembe gecesi ben kendimi bir sevgili saçında asmak istemiştim. Evimde idam sehpamı hazırlamıştım o gece. Her şey hazırdı, tavana çakılmış bir çivi ve eski sevgilinin yastığında unuttuğu bir tel saç. Ben eski sevgililerden ölüm nedeni olup olmayacağını anlamaya çalışırken sen henüz keşfedilmemiş bir uyuşturucu gibi kendine yeni bir kurban arıyordun. O gece başka birisini bulduğunu ama sana yeterli gelmediği için terk ettiğini biliyorum. Sonuçta seni tanıyıp yaşamaya devam edebilen bir tek ben vardım hayatında. Bu yüzden gelecekte beni öldürmeyecektin.

Yine bir perşembe gecesi ben göz yaşlarım ile yapay bir göl yapıp orada göz yaşları ile suyun dolunayı hangi oranda yansıttığını hesaplıyordum. Ardından bileklerimi kesip yine aynı hesaplamaları yapacaktım. Jiletlerin bileklerimi neden kesmediğini anlayamadım ve hayatımdaki onca acıya rağmen neden hala ağlayamadığımı asla bilemedim. Ben kırmızı, ıslanmamış bir leğenin başında beklerken sen ise yalnızlığın kelime anlamını değiştiriyordun. Yeni bir kurbanına yalnızlığın farklı tariflerini uyguluyor ve aralarından sözlüklere yakışabilecek bir tanesini arıyordun. Ancak bulamadın ama eğer deneğin intihar etmeseydi yapabilirdin.

Çarşambayı Perşembeye bağlayan gecelerden birisinde ben azı dişimi söküp diş perisini çağırmaktı amacım. Hem bir pense ile dişimi sökerken çektiğim acı ile eski sevgilimin beni aldattığını öğrendiğimde çektiğim acıyı kıyaslayacak ve hangi acının dayanılmaz olduğunu öğrenecektim. Dişimi söktüğümde oluk oluk kan boşaldı ve onları bir kapta biriktirdim. Sonra eski sevgilimin beni aldattığı anı hatırlayıp acıları eşitlemek için bileklerimi kestim. Ben bu derece hayati bir deney ile uğraşırken sen yatağında mışıl mışıl uyuyordun. Diş perisi ona hiçbir şey sunmamana rağmen senin yanındaydı. Bir periyi nasıl köle yaptın kendine bilemiyorum ama bu konudaki yeteneğini görmezden gelemezdim.

Hayatımın perşembelerde yaşandığını fark ettiğimde kalan bütün günlerde uyumaya karar vermiştim. Bunun için gerekli olan sakinleştirici miktarını hesaplamış ve hepsini tek seferde içmiştim. Biraz fazla kaçırmış olmalıyım ki bir hafta aradan sonra akşama doğru uyanabildim. Hayatımın bir gününün büyük bölümünü kaçırmış oldum aslında. Sonra birkaç tane daha azaltıp bir hafta sonra çarşamba akşamında uyandım. Bu uğraşa iki ayımı ayırdım ve sanırım en son seferinde ilaç miktarını fazla kaçırmış olmalıyım ki ölüme fazlasıyla yaklaştım. Birisi beni hastaneye kaldırdı sonra. Ben bunları deneyimlerken sen ise yan odamda doktor önlüğü giymiş seni seven bir adamın yüreği ile oynuyordun. Onu sen öldürmedin biliyorum sadece fazlasıyla zayıftı.

Başka bir perşembe günü ben Aşka olan inancım üzerinde deneyler yaparken gerçekte Aşk diye bir şeyin olmadığını anlamıştım. Boş tabutumdan çıkıp buldum diye bağırmıştım ve sanırım sesim biraz fazla güçlü çıkmıştı ki sen geldin. Sen hep gelirdin birisi aşka inanmadığında ve ona aşkı öğretirdin. İnsanların intihar etmesini engellerdin hep intiharın bir amacı yoktu çünkü. Onları aşka inandırıp aşkları uğruna ölmelerini sağlardın. Aynı sebeple bana da geldin o perşembe. Ben aşkın ne demek olduğunu anladım sonrasında. Bana kendimi öldürmek için güzel bir sebep verdin böylece . Şakağıma dayadığım altıpatların ateş alması sana olan aşkımın bir göstergesi olacaktı ama sen istemedin benden. Neden bilmiyorum ama seni sevip sen gittiğinde yaşayabileceğime inandın bir sebepten dolayı. Ancak yanıldın sana bu satırları yazıyorum bir kasım perşembesinde ve bittiğinde altıpatlarımı tekrardan şakağıma yaslayacağım.

Sen hep giderdin insanların hayatından ve onlar sensiz yaşayamazlardı. Ben hariç elbette. Benim yaşayamama sebebim sensizlik değildi. Senin varlığın bile Aşka inanmamı sağlayamamıştı ve ben bu yüzden öldüm. Öldüm değil aslında intihar ettim. Sonuçta ölümün ucunda bir amaç yoksa o intihardır bunu ikimizde biliyoruz ki intihar şu hayattaki en anlamsız korkaklıktır.

Bir perşembe gecesi ben şakağıma silahımı yasladım ve tetiği çektim. Sadece bir tek şeyi biliyorum o da  hemen ardından sen geldin ve hayatında ilk kez gözyaşı döktün birinin ardından. Doğru ben senin ağlaman için yaptım herşeyi. Sen ağladığında anladım aşkın gerçekliğine. Sonuçta ucunda aşk olmayan hayat eksiktir.

1/Post a Comment/Comments

Adsız dedi ki…
benimde 'intihar provaları' başlığında sözüm var.
şu perşembeler o çarşamba ya da pazar günlerinden ayrı düşer. isimlendirir kednini. sonra günü ister mahveder ister renklendiririz. ama insanız. sahteyiz. bir yerde renk cümbüşü sadece karanlık ve koyu kırmızıdan ibarettir.