Bir yalnızlık oyunu

"İki kıtayı birbirine bağlamaya yeter mi sanırsın birkaç köprü.
İki yüreği birbirine bağlamaya yeter mi sanırsın aşk adını verdiğin bir yalan"

-Ne zaman canın yandı bu kadar? Söyle ne zamandan beri bensiz ölümler kurgular oldun. Söyle sevgili anlat bana, artık buradayım.
-Günlerden yalnızlıktı sensizliğimin bilmem kaçıncı günü.. anlatmak ne kadar güç geliyor. Çaresiz bir ömrü nasıl anlatabilirim sana. Yalnızdı ve soğuk birde buzlar vardı...
-Zaman hep oyun oynadı dimi sevgili? Günleri, ayları, yılları hep karıştırdın sonra ağlamak istedin yapamadın. Ölmek istedin yapamadın.
-Ölüm sadece şeytanların anlattığı bir masaldı sevgili. O kadar gerçek, o kadar güzeldi ki nasıl kanmadığıma inanamıyorum. Neler yaşadım bilmiyorum, bilmek istemiyorum. Hatırlamıyorum, hatırlamak istemiyorum!
-Önemi yok artık. Şimdi yaşadıklarının uzağındasın artık. İzin ver yüreğinin kırıklarını beraber birleştirelim.
-Parçalarımdan geriye pek bir şey kalmadı. Yaralarımın kabuklarını hep kopardım ben şimdi nereme dokunsan acıyor.
-Sakın geç kaldığımı söyleme bana. Hala zamanımız var
-Geç kalmadın ama erken de gelmedin. Bir oyun düşün iki perdelik sen sadece sonuna yetiştin.
-İşte bu yüzden öğrenmek istiyorum ya bensiz neler yaşadığını.
-O güzel gözlerin, siyah saçların olmadan sadece yalnızdı ve soğuk bir de buzlar vardı...
-Elini tutuyorum, gözlerinde yaşıyorum. Gel aşkın yeni bir tarifini yapalım seninle. Gel seninle birlikte bütün sözlükleri değiştirelim.
-Ne gücüm var hayatı yeni baştan yaratmaya ne de sensiz bir ömrü tekrar yaşamaya
-Gel birlikte yeni bir ömür yazıp Tanrıya sunalım belki bir şans daha verir. Belki yaralarının hiç olmadığı bir evrende kesişir yollarımız.
-Sensizliği yaşamadan sana sahip olmanın ne anlamı olurdu sevgili. Tanrı asla yanılmaz, tekrarlara izin vermez. Verseydi ona sunduğum binlerce öyküden birini kabul ederdi.
-Yani şimdi hayatın boyunca hiç düşlemediğin bir yerdeyiz. O halde neden ağlarsın ey adam.
-Senin gerçek olup olmadığına olan şüphelerim yüzünden ağlıyorum. Önce öp beni sonra seyircilere bakıp gülümseyelim. Ardımızdan perdeler kapansın ve sen oyunun son sahnesine yetişmiş ol.
-Ölmeni istemiyorum
-Artık çok geç kalkmama yardım et lütfen ve öp beni.
-Parmaklarımdan yavaşça kayıyorsun, tutunamıyorum sana.
-Elveda

ve perdeler kapanır, ışıklar söner yavaşça...
  
"İki kıtayı birbirine bağlamaya yeter mi sanırsın birkaç köprü.
İki yüreği birbirine bağlamaya yeter mi sanırsın aşk adını verdiğin bir yalan"

2/Post a Comment/Comments

K . Saat dedi ki…
Öyle bir zamanda eklenmiş ki bu yazı, pişmanlığın ertesinde kapımı zorluyorlar, kilitlemedim kapılarımı ama sanıyorlar ki kapadım defterleri, oysa bilmiyorlar ki bir adım ötesi kalbimin yanı başı.

Samimiyetsizikten yakınırken pişman bir yazı, nedense iyi geldi, belki de yalnız olmadığıma sevindim.

Yüreğinize sağlık...
Oğuz Marangoz dedi ki…
Çok teşekkür ederim, bazen yalnız olmadığını fark ettiğinde sevinirmiş doğru. Teşekkür ederim yalnız sesime yankı olduğunuz için.

Minnettarım...