Bir meleğin doğuşu...

"Şehirde karanlık bir akşamda kar yavaşça çiseliyordu. Küçük çocuklar yarın oynayabilecekleri oyunları düşünüyor biraz daha büyükleri ise okulun tatil olmasını düşlüyordu. Yaşlar azaldıkça hayallere gerçekler bulaşıyor ve "kardan adam yapmaktan" "yarın işe nasıl giderim"e kadar değişiyordu. Aynı gecede aynı bulutlara bakan milyonlarca insan birbirinden tamamen bağımsız şeyler düşünüyordu. Bu esnada daha yüksek kesimlerde kardelenler kar birikintilerinin ardında yükselmeye çabalıyordu. Çiftler birbirlerine yaklaşıyordu bu soğuk gecede yalnızlar ise battaniyelerine biraz daha sokuluyordu. Yıldızlar kimse onları göremese de yolculuklarına devam ediyordu hızlı bir biçimde. Bu esnada hastanelerin birinde bir çocuk doğdu ve başka birinde biri daha. Hayatın anlamı var ise eğer ona ulaşmak için hangi yöntemi kullanması gerektiğini merak ediyordu genç bir düşünür.

Bütün bunlar birbirinden bağımsız gibi gözüken bir bütünde olmaya devam ederken genç bir kız şaşkınlık içerisinde olanları anlamaya çalışıyordu. Bir süredir sürekli dolaşıyor ve daha önce hissetmediği duygularla doluyordu. Umutlar, korkular, mutluluklar hepsi yüreğinden geçiyor ve onu belkide en mutlu insan yapıyordu. Doğan çocukların ellerinden ilk o tutmuştu, bir çok kar tanesini çarpışmaktan kurtarmıştı. Pencerelerinde aralıklar olan evlere yönelmiş rüzgarların yönünü değiştirmişti, bir kaç tane kar birikintisini kazmış ve kardelenleri ortaya çıkarmıştı. İnsanlar bulutlara bakarken bulutlara şekil veren de oydu. Sayısız sefer tavaf etmişti o gece dünyayı. Her seferinde yeni bir şeyler görüyor ve daha fazla hayran oluyordu. İstediği tek bir şey vardı onun, yaşamak. Sadece bu dünyada bütün bu mucizelerin arasında yaşamak istiyordu o. Doğan bir bebek ilk onun adını söylemişti göz yaşlarının arasında, ilk gülümsemesi onu gördüğü zaman olmuştu.

O kadar etkilenmişti ki gördüklerinden neden bunları yaptığını bir an olsun bile sorgulamadı. İnsanlar uykuya daldığında güzel rüyaları getiren, kabus görenlere ağlayıp göz kapaklarına çapakları bırakan da oydu. Güneş yükselirken ufuktan ona destek de oldu ve bunların hepsini insanların yüzünde gülümsemeler görmek için yaptı. Koşan insanların taşlara takılmasını engelledi sonra çocukların karda düşmesini. Ki bunların hepsini sadece onların yüzlerindeki mutluluğu görmek için yaptı ama istediklerini bir türlü gerçekleşmiyordu. İnsanlar asla gerektiği kadar mutlu olamıyordu. Neden orada olduğunu değil ama insanların neden mutlu olduğunu sormak istedi. Gerçekten de buna anlam veremiyordu ve bu onu düşüncelere sevk etmişti.

"Neden onlar mutlu olamıyor bu kadar mucizelerin arasında?" diye sordu şaşkın bir tonda. " Yanındaki adam gülümsedi bu soruya, kızın ellerinden tuttu ve gözlerinin içine baktı "bunu gerçekten öğrenmek istiyor musun?. "İstiyorum" diye cevapladı kız sesinde çok güçlü bir arzu vardı bilmek için. "Bunu öğrenmek için onlardan birisi olman gerekir ama aynı onlar gibi yaşaman, büyümen. Sorunun cevabını ancak bu şekilde öğrenebilirsin. Gerçekten bu kadar istiyor musun?"dedi adam bir elini kızın beline dolamış ve onun derinliklerine bakmıştı. Bu bakış biraz daha gülümsemesine sebep olmuştu onun.

"Gerçekten bunun sebebini öğrenmek istiyorum" diye tekrarladı kız "onlara yardım edemiyorum çünkü neden mutlu olamadıklarını anlayamıyorum. Eğer sebebini öğrenirsem onları mutlu edebilirim" dedi. O konuşurken cümlelerinden etrafa bir ısı yayıldı, bütün evsizler birkaç gece boyunca üşümedi o ısıya sığınıp.

"İşte bu yüzden meleklerin bir süre için insan olması gerekir" dedi adam "onları anlamanın tek yoludur bu ama sen bunu kendin istiyorsun ve insan olacaksın. Bir ailenin güzel kızı olarak dünyaya geleceksin bu konuşmalardan bihaber. Eskiye dair hiçbir şey hatırlayamayacaksın doğduğunda. Sadece büyükçe insanları anlamak için duyduğun bir ateş büyüyecek senin içinde ve onlara yardım edeceksin karşılık beklemeden" dedi adam. Eğildi ve kızı alnından öptü dudakları tenini yakacak kadar sıcaktı. Yavaşça her şey kararmaya başladı ve hastanelerden birinde annesinin gözyaşları arasında güzel bir kız çocuğu dünyaya geldi..."

Kız gözlerini açtığında yatağında uzanmış bir halde buldu kendini. Yakmış olduğu tütsüler bitmiş, meditasyon şarkıları çalan laptopu da kapanmıştı. Önceki hayatını merak ettiği için meditasyon yapmıştı o gece. Gördüklerinin bir kısmını hatırlayamadı. Hatırlayabildiklerinin bir kısmını ise kısa bir süre içinde unuttu. Sadece adamın dudaklarının ısısı kalmıştı aklında. Sonra telefonunu çıkardı ve bir dostuna mesaj attı gördüklerine dair ve daha fazla hatırlayabilmeyi diledi.


0/Post a Comment/Comments