Teninin kokusu...

Dün dışarı çıktığımda ne seni gördüm nede sana dokundum. Yıllar olmuştu tenine dokunamayalı, yıllar oldu sen gittiğinden beri. Ancak dün eve döndüğümde sol elim sen gibi kokuyuyordu. Unutmamışım teninin kokusunu, unutmamışım mutluluğunun esansını. Gözlerimi kapatıp saatlerce seni kokladım, tenim tenine değiyormuş gibi hayal ettim. Sanki sen başını omzuma yaslamış ve uykuya dalmışsın gibi, eskisi gibi. Garipti, belki birisi senin parfümünden sıkmış ve bindiğim minibüse binmişti. Bu şekilde de kokun bana bulaşmıştı ama senin buralardan geçmiş olduğunu düşünmek daha heyecan verici. Bir gün tekrardan yeşil gözlerini görebilirim belki, uzaktan seyrederim fark ettirmeden. Seni izler, kokunu doyasıya çekerim ciğerlerime. Sen bilmezsin, zamansız gidişimi bilirsin sadece. Geçmişi hatırladığım gibi izlerim gözlerini. Gölgene sarılırım, evsiz bir çocuğa sarılır gibi. Bilemezsin hatıralarına anlattığım masalların sayısını, bilemezsin..

Garip doğrusu geçen onca zamana rağmen unutmamışım teninin kokusunu, unutmamışım...

0/Post a Comment/Comments