Hayat ve Öğrettikleri

Bir çok şey anlattım burada, bir çok farklı konudan bahsettim. Keh gülüp keh ağladık diyemeyeceğim çünkü biliyorum ki ikisi de olmadı. Olmasın sorun değil aslında daha önce de yazmıştım kimse okumasa bile sorun değil.

Neyse anlatmak istediğim şey farklı bu akşam. Hep bahsettim hayat güzel bir öğretmendir diye ve bahsetmeye devam edeceğim. Bir çok farklı konuda bir çok ders verir hayat. Acılar çekilir, gözyaşları dökülür veya eğlenilir, mutlu olunur! Bütün bu süreçte hayatın bir tek amacı vardır o da ders vermektir, öğretmek için vardır hayat. Hepimiz de bu süreçte bir şeyler öğreniriz gerçekten. Aslında bu noktada önemli olan hayatın derslerinden çıkarılabilecek sonuçların sayısıdır, ki ben sonsuz ihtimale eşit olabileceğine inanıyorum. Mesela ateşle oynarken elimiz yanarsa bir daha ateşle oynamama sonucuna ulaşabiliriz veya ateşle oynarken elini yakma veya elinin yanması ne kadar da eğlenceliymiş! Mesela sevgilimiz ile ayrıldıktan sonra ilişkilere olan güvenimiz sarsılabilir, ilişkilerden kaçabiliriz veya ben çektim karşı cins de çekecek diye daha gaddar bir tutum sergileyebiliriz. Bunların hepsi hayattan neler öğrendiğimizle alakalıdır veya onun anlattıklarından hangilerini anladığımızla. Çünkü hayat hepsini birden anlatır bize biz hangisini anlarsak onu öğreniriz. O zaman önemli olan bizim hayattan neleri alabildiğimizdir ve yaşamımız da bu yolla şekillenir. Bu sebepten dolayı hayatı suçlamak mantıksızdır çünkü olan olayların büyük bölümü bizim sorumluluğumuzdadır -tedavisi olmayan hastalıklar ve doğal afetler ve kontrol edemediğimiz olaylar, savaşlar gibi.


Gelelim en eğlenceli bölüme, biz neler öğrendik hayatın çok yönlü derslerinden? Mesela ben 2 yıla yakın bir süredir bir ilişkiye girmedim. Giremedim olayı değil bu, girmedim çünkü ilişkilere bakış açımda onun nitelikleri eşik değeri oldu. Bu sebeple güzel, tatlı ve biraz umutsuz bir yalnızlık yaşıyorum. Arada dönüp ona, yaşadıklarımıza bakıyorum ve çok güzel gözüküyor bana. Eğer içinde güzellikler yoksa boşu boşuna aşk kavramına tecavüz etmemize de gerek yok. Bu hayatın her anlamında geçerli aslında sahip olduklarımızı, umutlarımızı, inançlarımızı veya düşüncelerimizi boşu boşuna heba etmemeliyiz. Çünkü eksiliyoruz günden güne, eksilen parçalarımızı aslında en önemli olanlar. İşin asıl acı tarafı da biz farkına farınca çok şey olmasıdır. Sonra daha fazla eksiliyoruz ve daha fazla. Bu noktada önemli olan hayattan neler öğrendiğimizdir, o bize her şeyi anlatır.


Diğer bir taraftan da öğrendiklerimizi uygulama şansımızın olup olmaması! Belki de öğrendiğiniz ve doğruluğuna inandığınız bir düşünceyi parçalamak için elinden gelen her şeyi yapıyordur hayat. Belki de bunu öğrendiğimize ne kadar sahip çıktığımızı sınamak için yapıyordur veya sadece daha öncede defalarca söylediğim gibi "şerefsiz" sıfatına uygun davranıyordur. Anlamaya çabalıyorum ama anlamaya çabaladıkça da kaybediyorum kendimi. Belki bir sevgilinin o insanı yaşama bağlayan sarılması moralimi düzeltmeye yeter, belki sadece onun sevgi dolu sesini duymak iyleşmemi sağlayabilir. Bu riski almaya değer mi? Kayıpları göze almaya değer mi? Belki sadece doktorları dinleyip her ne olursa olsun canımı sıkmamalıyım, her ne olursa olsun! Ancak bu aşamada görmezden gelinen bir ömürü kaçırmaya değer mi? Bilmiyorum, bilincim aynı anda bütün düşüncelerle doluyor ve hemen bir an sonrasında ise bom boş oluyor. Yazı yazmam gerekiyor, yarım bir hikayem var fakat bilincim bomboş. Böyle işte sevgili okuyucum, her şey kötü gidiyor diyemem elbette güzelliklere o kadar haksızlık edemem ama kötü giden şeylerin sayısı bir hayli fazla. Hatta çok fazla sanırım bana yeniden hastane yolu gözükecek, ohh mis gibi valla. Özlemişim hemşireleri :P.. (polyannacılığın en üst düzeyi :D )



not: size ailecek hayali dostumuz olan Ragıp ı tanıştırmak istiyorum. Kendisi mükemmel, delikanlı bir kardeşimizdir. Onunla nargile içmeye gittiğimiz zaman çektik bu fotoğrafı :D

0/Post a Comment/Comments