Hayat ve sıradanlığın ötesi üzerine...

Bir süredir yazmıyorum buraya, biraz ikinci plana attım sanırım. Bu süreçte hayatımda değişmeyen, hep aynı kalan ve beni hayattan bezdiren olaylar mevcudiyetini korumakta. Baş ağrım yeniden başladı ve geçmek bilmiyor ama zaten bunları, sebepleri daha önceleri anlatmıştım. Anlatmadıysam da şu anda anlatmaya hiç niyetim yok. Hayatımda birkaç yenilik ve değişiklik var, bunlar bu geçen süreyi daha yaşanılabilir, hatta eğlenilebilir, mutlu olunabilir kılıyor. Şimdi ise bu değişiklikleri en önemsizden, en önemliye doğru yazacağım.

1) Vektör çizimleri yapmaya başladım, her ne kadar resim yapamasamda vektörlerle çizim yapmak hoşuma gitti. Sadece henüz kafamdakileri anlatabilecek seviyede değilim ama ileride olabilir.

2) Yazmaya devam ediyorum, hikayeler kurguluyorum bu süreçte kafatasımın parçalanmasına sebep olsada bu düşünceler, eğleniyorum. Kurguladıkça yaşadığımı hissediyorum aslında, yazmam zaten yaşamakla eş değer benim için.

3) Boş vakitlerimde ÜDS ye çalışıyorum, bu sayede kendimi kemirmeyi bırakabiliyorum bu süreçte.

4) Geçen hafta 1 ay sonra berbere gittim ve bu sayede biraz daha insana benzedim, sakalım güzel oldu, sevdim, değişiklik oldu, mutluyum.

5) Günde 4 saat civarında uyuyorum bu şekilde düşünmeye, yaratmaya daha fazla zamanım oluyor.

6) Bütün bu saydıklarımdan sonra sanırım şimdi sıra hayatımdaki en önemli ve en güzel değişikliği anlatmaya. Sanırım sadece bu maddeyi anlatabilmek için kitaplar dolusu yazmalı, resimler çizmeli, fotoğraflar çekmeli ve bolca şarkı yazmalıyım. Yazı yazmak ve fotoğraf çekmek haricindekileri yapamadığımdan dolayıdır ki kendimi eksik ve beceriksiz hissediyorum. Hani uzağa baktığımızda bazen birisinin de o uzaklardan size doğru baktığınızı düşünürsünüz, hani o birisi size dokunduğunuz zaman bütün yaralarınız kapanır. Bütün acılarınız diner o anda, yaşadıklarınız, hüzünleriniz ne olursa olsun o anda unutursunuz. Hani öyle bir şeydir ki bu, mesafeler bir anda kısalır onu gördüğünüzde. İçinizde kimsenin görmediği , bilemediği hatta umursamadığı şeyler vardır ya sizi siz yapar onlar ve o gelir, geldiğinde herşeyi öğrenir. Herşeyi bilir, siz birşey söylemezsiniz, sanki daha önce tanımıştır sizi. Sanki siz onu daha önce görmüşsünüzdür, o susar sustuğunda söylediği cümleleri bilirsiniz. Konuşmaya başladığında neleri söylemediğini anlarsınız veya o sizin cümlelerinizdeki eksikleri görür, öykülerinizin derinliklerinden sizin bile bilmediğiniz cümleleri çıkarır. Sonra şaşırırsınız aranızda oluşan bu bağın kuvvetinden, korkarsınız belki. Onun karşısında çırılçıplak kalakalmışsınızdır, bütün savunmalarınız yıkılır ama bu endişendirmez sizi. Konuşurken kelimeleriniz önce ona bulanır beyninizde sonra dünyayı daha güzel algılamaya başlarsınız. Bu algı farklılığın sebebi dünyanın güzelleşmesi değildir ama bunu çok iyi bilirsiniz. Uyumak istemezsiniz, sadece onu daha fazla düşünebilmek için. Ben böyle birisini buldum, veya o beni buldu bilemiyorum ama şu anda dünyanın en şanslı insanı olarak görüyorum kendimi. Bu noktada zaten eskilerin değimiyle içimin içime sığmaması sendromu başlıyor, iç organlarımın yer değiştirmesi takip ediyor sonrasında. En büyük ve en güzel değişiklik bu galiba...

Teşekkür ederim herşey için, söyleyecek daha çok fazla cümlem var ama ne kadar yazarsam o kadar eksik kalacağım ve ne kadar eksik kalırsam da o kadar çaresiz hissedeceğim kendimi karşında. İyiki varsın...

1/Post a Comment/Comments

Bukle dedi ki…
hiiiiiiiii aşık olmuş :)