Görünmez bir şekilde iplere tutunup yavaşça aşağıya doğru inmeye başladık. Kol ve bacak kaşlarımın zorlandığını hissediyordum. Aşağıya doğru 7 adım attığımız zaman mağara girişine gelmiştik. İleride 4 tane siyahlı asker nöbet tutuyordu. Mağaradan içeriye girince ilk iş olarak silahlarımızdan 3 tane kurşun çıktı ve öndeki 3 tane siyahlı adam yere düştü.
Sırada daha arkadaki 4 tane siyahlı asker vardı. Derin ve Naserious gelene kadar onlardan kurtulmamız gerekiyordu tabi görünmezlik büyüsünü etkisinin geçmemesi de gerekiyordu. Yaklaşık olarak 2 dakikamız kalmıştı. Pespeşe 4 tane kurşun ateşlendi ve ilerideki siyahlı askerler yere düştü. Bu esnada arka taraftan ayak seslerini duyabiliyorduk. Derin ve Naserious gelmişti.
İleriye doğru ilerlediğimiz sırada büyünün sona etmesine yaklaşık 40 saniye kadar kalmıştı. Bu yüzden dağınık bir düzene geçtik mağaranın içinde birbirimizden ne kadar uzaklaşabiliyorsak o kadar uzaklaştık. Galdor ve ben yine on taraftaydık. Eskiye göre tek bir fark vardı artık yanyana ilerlemek yerine çapraz bir sekilde sıralanmıştık. Bu esnada görünmezlik büyüsü sona erdi ve o an Kylana'yı tekrardan gördüğüm için gerçekten çok mutluydum.
Biraz daha ileride 4 tane daha siyahlı adam vardı ve şansımıza onlar kendi aralarında konuşuyordu. Bu sessiz bir şekilde onları halletmek için yeterli zamanı tanıyacaktı bize. Öyle de oldu silahlarımızdan çıkan kurşunlar siyahlı adamlar için sessiz bir ölüm oldu. Artık sessizce ilerlemek çok zordu çünkü kurşunlardan birisi hedefini ıskalamıştı ve duvara çarpan kurşun ses çıkarmıştı. Aynı zamanda siyahlı askerlerden birisi kisa bir çığlık atmıştı. Saldırı taktiğimizi değiştirmenin zamanı gelmişti.
Bir an kadar sonra Derin sağ eliyle 4 işaretini yaptı. Yani bize doğru 4 kişi geliyordu ve onun sesi yankılandı "2 tanesi benim." Derin taş duvarlara doğru iki el ateş etti ve duvarlardan seken kurşunlar mağaranın derinlerinde dolambaçlı koridor boyunca ilerledi ve bir an kadar sonra yere düşen iki bedenin sesini duyduk.
Karşımıza çıkan ilk siyahlı asker Kylana'nın silahından çıkan kurşunla yere düştü. Diğer siyahlı asker göründüğü zaman biraz daha ilerlemiştim ve iki el ateş ettim. Siyahlı askerler ortadan kalktığı zaman temkinli bir şekilde ilerledik. Önce Galdor ilerliyor ve onu koruyorduk. Sonra ben ona yaklaşıyordum ve diğerleri geliyordu yanımıza. Galdor'la birlikte aynı anda içeriye doğru bakıyor ve ona göre ilerliyorduk.
Derin ileriyi işaret ederek 3 işaretini yaptı. Galdor ile aynı anda eğilip birkaç el ateş ettik. Sonra ilerlemeye devam ettik. Derin "Dikkatli olun ileride çok fazla nefes sesi var." dediği sırada Naserious büyü yapmaya başladı. Hangi büyüyü yapacağını bilmiyordum ama sadece işe yaraması için dua ettiğimi biliyordum.
İçerisi sisle dolduğu sırada ben hala görebildiğimi fark ettim. Bizim için harika bir fırsattı önce siyahlı adamlar etrafa rast gele ateş etmeye başladı. Kurşunlar bize denk gelmesin diye yere kapaklandık. Kurşunları bittiği zaman ise ayağa kalkıp siyahlı adamlara doğru ateş ettik. 7 tane siyahlı adam yere düştüğü sırada sis bir anda ortadan kayboldu.
Derin ileriyi işaret etti ve elini çok fazlalar anlamında salladı. Tahmin ettiğim gibi giderek zorlaşıyor. Naserious hiç bir şey söylemeden büyü yapmaya başladığı zaman o farklı enerjinin bedenimde dolaştığını hissettim.
Biz hızlı adımlarla ilerlerken onun başka bir görünmezlik büyüsünü yaptığını fark ettim. Yaklaşık olarak 3 dakika zamanımız vardı ve hızlanmaya başladık. İlk siyahlı askeri gördüğümüz zaman onun etrafında yaklaşık olarak 20 siyahlı asker daha vardı.
Ayni anda ateş etmeye başladığımız zaman siyahlılar teker teker eksiliyordu. Karşıdan ateşler geldiği sırada hepimiz yere yattık ve karşı ateşe devam ettik. Birbirimizi bile göremiyorduk ve siyahlı askerler saklanmaya başlamıştı. O garip enerjiyi tekrardan hissettim. Naserious başka bir büyü yapıyordu.
1 dakika kaldığı sırada birkaç siyahlı adamda yere düşmüştü. Bu esnada Naserious'un olduğu taraftan büyük bkr enerji dalgası hissettim ve Naserious'un adasından ileriye doğru mavi bir yıldırım çıktı. Asadan çıkan yıldırım sıra ile siyahlı askerlere çarptı ve ortamdaki kan kokusu yerini yanık et kokusuna bıraktı. Tahminime göre 8 tane siyahlı adam yere devrilmişti. En arkada duran profesör ise ağzı sonuna kadar açılmıştı.
Ateş etmeye devam ederken "Korkmayın profesör sizi kurtarmaya geldik" dedim içimdeki öfkeyi bastırmaya çalışarak.
Bu esnada Naserious bir anda dizlerinin üzerine çöktü ve yüzü bembeyazdı. Onun yanına doğru koştuğumuz sırada "Beni bırakın profesörün yanına gidin." dedi ve Galdor'la birlikte profesörün yanına ilerledik.
- İyi misiniz profesör size zarar vermediler değil mi?
- İyiyim evladım, iyiyim teşekkür ederim beni kurtardığınız için.
Profesör 75 yaşları civarında olmalıydı. Sesi titreyerek çıkıyordu ancak rahatlamış gibi duruyordu.