White Swan, bir gerçeklik sorgusu

İzle: White Swan

Harika bir şarkı ve harika bir klip. Zaten izlediğinizde neden bunu söylediğimi anlayacaksınızdır. Bu yazıda biraz klip üzerine yazmak istedim oldukça etkiledi çünkü beni. Klipte makinelerin dünyası olarak düşünülebilecek bir dünya gösteriliyor başka. Bolca gri tonlar üzerine çarklar ve dişlilerden oluşan bir dünya düşünün ve bu dünyanın ortasında çıplak bir kız yerde yatıyor. Onun çıplak bedenine yağmur damlaları düşerken, kız üşüyor. Savunmasız bir şekilde kendini savunmaya almış, gözleri kapalı, olacakları bekliyor bir halde uzanıyor yerde. Bir süre boyunca bu sahneler gösterilirken kız hayal etmeye başlıyor ve makinelerin dünyası değişmeye başlıyor. Kızın üzerine yavaşça elbise oluşuyor bu esnada etrafı da farklılaşıyor. Ve klibin sonunda tamamen beyazlardan oluşmuş harika bir elbise giyen bir kız görüyoruz ve dış dünyasında harika bir manzara son gördüğümüz kare oluyor. Klibi izlerseniz eğer çok daha iyi anlayacaksınızdır anlatmak istediğimi.

Bir kaç yazıdır aslında ben bu konuları anlatmıştım. Bu sebeple oldukça güzel oldu çok sevgili bir arkadaşımın bu klibi benimle paylaşması. O gri dünyada çıplağız ve savunmasızız aslında. Sonra hayaller ile algıladığımız dünyayı değiştirmeye başlıyoruz. Eğer yapabilirsek bu değişim öyle bir hal alıyor ki gerçek ile ilgisi kalmıyor. Bir kopuşun hikayesi aslında veya kendi gerçeğini yaratma mücadelesi olarak da adlandırılabilir. İnsanın çıplak bedenin üstüne hayallerden elbiseler yaratmasıdır aslında. Eğer makinelerin olduğu dünyayı biz salt gerçek olarak adlandırırsak kızın hayallerinden kendine elbiseler yaratması kendi içinde kurguladığı dünyadır. Eğer sistemin bize sunduğu hayallerden elbiseler yaratırsak eğer bu da daha önceki yazımdaki tanımla kurgusal dünyadır. Aslında aradaki temel fark hayallerin kime ait olacağıdır. Kendi hayallerimizi kullanıyorsak bir süre sonra bize deli diyebilirler eğer sistemin hayallerini baz alırsak da birilerine göre akıllı oluruz. Bu yazıda kimin deli olduğa dair bir incelemeyi veya Bakırköy Akıl Hastanesinin  önünde neden "Düşünen Adam" heykelinin olduğu konularına girmek istemiyorum. Belki ilerleyen zamanlarda bu konularda daha detaylı bir yazı yazabilirim ama şimdi değil.

Salt gerçeği yani bu klibe göre makinelerin dünyasını kabul etmediğimizi düşünüyorum. Geriye tek soru kalıyor o halde kimin hayallerini kullanıyoruz?

Saygılar...

0/Post a Comment/Comments