Oyunlar ve hamleler

Hayatın oyunların ibaret olduğundan uzun zaman önce bahsetmiştim. Bilinçli veya bilinçsiz oynanan milyarlarca farklı oyun vardır. Her oyunu insan bir şeyler elde edebilmek için oynar. Bir bebeğin onunla oyun oynanması için ağlaması gibi veya bir çocuğun kendisine oyuncak alınmaı için ağlaması gibi. Temel bir güdüdür bu oynamak. İstisnasız her insan oynar bu yüzden. Bazıları bilinçli oynar, hamle tasarlar ve oyun planları yapar. Bazıları ise bilinçsizce oynar veya masum amaçlar için oynar. Bir sevgilinin diğerini kıskandırmak için oynadığı oyunlar gibi. Ailenin çocukları bir yerlerden uzaklaştırmak için oynadıkları gibi mesela. İyi amaçlıdır ama bir oyundur. Hamleler vardır. Her hamlenin karşı hamlesi sonra. 

Ancak satranç gibi kesin değildir hamleler. Kurallarını oynarken öğrenirsiniz ve her hamlede kurallar yeni baştan yazılır. Her oyuncuda kuralları bir parça değiştirebilecek kadar güç vardır sonuçta ve bu kısır döngü içerisinde sürekli değişir oyun. Hamle yaparken sonuçlardan emin olunamaz. Veziri oynarsam bu tur gelecek tur atı 5 tur sonra şah diye bir şey yoktur. Sonuçta her turda taşların isimleri ve görevleri değişebilir. Sadece hamleler vardır ve bu hamlelerin sonuçları. Bir oyundasınız ve size karşı bir hamle geliyor. Mesela sevgiliniz sizin farkında olmadığınız bir hata yapmıştır* ve kendi içinde kendini affettirmek için size daha iyi davranır. O bu oyunu kendine karşı oynar aslında. Amaç kendini affettirmektir ki siz bir şey bilmezsiniz. Onun bu oyunu ne kadar iyi oynarsa oynasın fark edilebilir ama. Çünkü hamleler normalin ötesinde bir şeyler içerir. Her ne kadar çok güzel süslenmiş olsa da belli eder kendini. Her zaman belli olur. Bu oyunda mesela net ve kesin hamleler yoktur. Bir şeyler saklanan siz bunu fark ettiğiniz anda önünüzde sonsuz sayıda oyun planı çıkar. Siz içlerinden bir tanesini seçersiniz veya fark etmezsiniz oyununu. Bir hamleler zinciri kurarsınız ve sevgilinizin olası hamlelerini hesaplarsınız. Her insan her saniye yapar bunu. Sadece ne ölçüde kurguladığı değişir bu kadar. 

Çok açık söyleyeyim satrançtaki gibi kesin ve net hamleler yaparsanız kaybedersiniz. Her hamle oluşabilecek bütün olumlu ve olumsuz sonuçlar hesaplanarak kurgulanmalı ve alternatifli olmalıdır. Elbette karşı tarafa oynadığınız oyunu belli etmemenizde gereklidir. Belli ederseniz oyunun ismi değişir ve ona kuralları koyma şansını tanırsınız. Bu şekilde hazırlandığınız oyun iptal olur ve siz yine yabancı kalırsınız. Amaç ne sakladığını öğrenmek ise eğer bunun için milyonlarca farklı hamle vardır. Bu milyonlarca hamleden onlarcası size gerçeği verebilir. O onlarca hamleden sadece bir kaçı ise gerçeği istediğiniz şekilde öğrenmenizi sağlar. Gerçekçi olalım hiç bir oyunun sonunda kazandıklarınız asıl istediğiniz değildir. 

Hadi neden değildiri sorgulayalım biraz. Diyelim ki sevgiliniz sizi aldatmış seviyesinin önemi yok ve bunu saklamaya çalışıyor. Eğer bunu ortaya çıkarırsanız sonucu bellidir. Bu tarz bir durumda yapacağınız hareketler de bellidir. Diyelim ki ayrıldınız. Bunun acısı şüphesiz büyük olacaktır. Ancak onun hamlesini fark etmeseydiniz eğer oyunu oynamazdınız ve belki de sevgiliniz hatasını anlayıp bir daha sizi aldatmazdı. Ancak siz oyunu oynayıp güzel olabilecek bir ilişkiyi bitirdiniz. Başka bir ihtimalde sevgilinizin sizi aldatmadığı ve çok basit ama ufak bir şey sakladığı belki bir süpriz olabilir. Bu durumdada gerçeği öğrendikten sonra kendinizi suçlarsınız. Neden günahını aldımdan tutun da neden ona güvenmiyorum diye bir dünya soru sorarsınız. Yine hiç fark etmemiş olmanızdan daha kötü bir durumda olursunuz ama. Peki ya sevgiliniz sizin oyunu fark ettiğinizi görüp karşı hamle olarak bir süpriz hazırladıysa. Bu hamle ile de sizin asıl gerçeği fark etmemenizi sağlıyorsa. Ya bu düşünceniz bir paranoya ise, ona güveniniz iyice sarsılıyorsa eğer. Karşı hamleniz ne olur mesela, ne yaparsınız?

Kabul edelim yukarıda anlattığım oyunu çok basite indirgedim. Bu seviyedeki bir oyun kesinlikle daha karmaşıktır. Hamleleri daha ince seçmeniz gerekir ve sonuçları da daha acıdır. İki farklı yol anlattım aslında size oyunu görmemek ve oyunu görüp oynamak üzerine. Her yolda da farklı ihtimaller sundum. Aslında bu noktadaki sonuç çizgisine bakarsak her farklı hamlede sonucunda da değiştiğini görürüz. Haydi o zaman tekrardan başa dönelim ve ben giriş cümlemi tekrarlayayım. Bilinçli veya bilinçsiz oynanan milyarlarca farklı oyun vardır. Bu oyunlar her zaman bir şeyler elde etmek üzerine oynanır. Bilinçli veya bilinçsiz. Froyd'a bu konuda katılırım sadece her oyunun altında yatan farklı nedenler vardır. Tek bir noktaya bağlanmayacağı kanaatindeyim oyunların.

Mesela ben bunları neden anlattım size. Sizinle bir oyun mu oynuyorum acaba. Hayatınızı sorgulatmayı mı amaçlıyorum yoksa hayatın oyunlardan ibaret olduğunu anlatarak canınızı sıkmak mı istiyorum? Aslında bunların hepsi yalan ve benim amacımda size bunları anlatarak yalnızlaşmanız mı? Yoksa sizin bütün bu oyunların arasında gerçekleri bulmanızı mı istiyorum? Belki hayatımdaki birilerine bir mesaj yolluyorumdur bu yazı ile ve onların bu mesajı anlayıp anlamayacaklarını merak etmişimdir. Belki sadece canım sıkılmıştır ve bu yazıyı yazmışımdır. Belki de bu sahte düzenden gına gelmiştir ve değiştirmek için bir çabadır bu yazı. Sizce hangisi bunların? Daha güzel bir soru var aslında "oyunların kazananı olur mu?"

Saygılar

2/Post a Comment/Comments

Doğa dedi ki…
Olsun.. Ben şu ara sorgulamayayım neler yaşadığımı.. ama garip bişey,kafamı karışmatırmadı,sakinleştirdi,duruldum sanki.. hep yaz olur mu ,konusu ne olursa olsun terapi gibi geliyo bana ..
Oğuz Marangoz dedi ki…
günün birinde sorgulayacaksın ama ve kafana takılan bir şey olursa açığa kavuşması için elimden geleni yaparım. sen yeter ki iste ben hep yazarım..