Hayata dair dersler 4, affetmek


Hayata dair dersler 1, İletişim
Hayata dair dersler 2, kurallar
Hayata dair dersler 3, kabulleniş

İnsanların en zor yaptığı eylemlerin bir listesini tutsak affetmek açık ara birinci olur. Affetmeyi büyük ihtimalle kabullenmek takip eder ki onu geçen yazıda anlatmıştım. Bu yazıda affetmenin neden bu kadar zor olduğunu ve affedebilmenin öneminden bahsetmek istiyorum.

Affetmek dediğimiz zaman aslında bir bağışlama eyleminden bahsediyor. Affetmek "seni yaptıkların için bağışlıyorum" diyebilmektir. Ancak aynı zamanda affetmek içinde yapılanları unutmak veya görmezden gelmek gibi bir eylemi barındırmaz. Yani birisini affettiğiniz zaman onun yaptığı eylem her ne olursa olsun o eylem yüzünden oluşan zararları bir bakıma görmezden gelmiş oluyorsunuz. Ancak bu sırada o eylem yapıldığı için oluşan zararları ortadan kaldırmıyorsunuz.

Affetmek belki de dünyanın en basit ve en karışık olan eylemidir. Bunu en iyi örneklerle açıklayacağıma inanıyorum. Örneklere geçmeden önce söylemek istediğim bir kaç söz daha var. Öncelikli olarak affetmenin neden önemli olduğundan bahsetmek istiyorum. Affetmek kurtuşmaktır aslında. Yaşananlar her ne ise onları üzerinizden atmaktır. İnsan affetmediği süre boyuca o olayları yaşamaya devam eder. Kişi olayları sürekli olan içinde taşıdığı için de mutsuz olur. Hatta o kadar büyük bir yükü sırtlanır ki affedemediği için de sırtındaki yük her zaman daha da büyür.

Affetmek aslında kişinin geçmişini bir kenara bırakmasıdır. Ancak kesinlikle kişinin yaptıklarını unutmak değildir. Hadi bir örnek verelim bu konu üzerine. Bir kızımız olsun ve erkek arkadaşı onu aldatsın. Normal şartlar altında bu yorucu bir deneyimdir ve kızımız bu olaydan oldukça kötü etkilenir. Kızgındır, kendini suçlu hisseder, isyan ediyordur ve uykusu kaçmıştır belki de. Kızımız eski erkek arkadaşını affedemez. Bu yüzden de onun yaptıkları her zaman zihnindedir. Bundan sonra yaşadığı tüm hayatı boyunca o hatıralar önünde engel olarak çıkar. Affetmek bu noktada devreye girer. Kız eğer erkeği affederse bu tekrar onunla birşeyler yaşayacağı anlamına gelmez. Affetmek aslında daha çok içsel bir eylemdir. Kız erkeği affettiği zaman aldatmayla alakalı olan eylemlerle bağını koparır. Artık yaşadıkları onun için bir engel değildir ve onları arkasında bırakabilir.

Bir başka örnekte ise bir erkeğimiz olsun ve en yakın arkadaşı onu yüz üstü bıraksın. Hatta öyle olsu ki ikisi aralarındaki diyalogu bitirsin. Bu olayın kahramanımız üzerinde etkileri elbette vardır. Hele onu yüz üstü bırakan kişinin en yakın arkadaşı olduğunu ekleyelim. Bu deneyim onun hayatı boyunca etki eder, insanlara güveni sarsılır. Çok derin bir yara almıştır çünkü ve artık herkes ona zarar verecektir. Bu durumda affetmek tekrardan eski arkadaşı ile samimi olmaya çabalaması anlamında değildir. Daha çok "sen bana bunları yaptın ama ben seni affediyorum. Senin hatıralarımın arasında bu şekilde olmanı istemiyorum ama bu tekrardan hayatıma gireceğin anlamına gelmiyor." şeklindedir.

Bu tarz bir affediş daha önce de söylediğim gibi  kişiyi o olayın yükünden kurtarır. Düşünün ki bu tarz bir olayla karşılaştığınız zaman sırtınıza biraz yük alıyorsunuz. Ancak bu tarz durumlar sürekli karşınıza çıkmaya devam ediyor ve bir süre sonra bu ağırlığın altında yürüyemez hale geliyorsunuz. Affetmek sırtınızdaki bu yükleri azaltmaya yarayan yegâne eylemdir. Başka bir şekilde azaltmak mümkün değildir aslında. Unutmaya çalışırsınız ancak olaylar bilinçaltınıza işlemiştir. Günümüzde birçok insan affetmeyi unuttu ve geçmişini peşlerinde taşımakla meşgul.

Affetmek aslında "her şeyi yaptın, bana acı çektirdin ama sen artık yaptıklarından sorumlu değilsin" demenin bir çeşididir.

İnsanların en zor yaptığı eylemlerin bir listesini tutsak affetmek açık ara birinci olur. Affetmeyi büyük ihtimalle kabullenmek takip eder ki onu geçen yazıda anlatmıştım. Bu yazıda affetmenin neden bu kadar zor olduğunu ve affedebilmenin öneminden bahsetmek istiyorum.

Affetmek dediğimiz zaman aslında bir bağışlama eyleminden bahsediyor. Affetmek "seni yaptıkların için bağışlıyorum" diyebilmektir. Ancak aynı zamanda affetmek içinde yapılanları unutmak veya görmezden gelmek gibi bir eylemi barındırmaz. Yani birisini affettiğiniz zaman onun yaptığı eylem her ne olursa olsun o eylem yüzünden oluşan zararları bir bakıma görmezden gelmiş oluyorsunuz. Ancak bu sırada o eylem yapıldığı için oluşan zararları ortadan kaldırmıyorsunuz.

Affetmek belki de dünyanın en basit ve en karışık olan eylemidir. Bunu en iyi örneklerle açıklayacağıma inanıyorum. Örneklere geçmeden önce söylemek istediğim bir kaç söz daha var. Öncelikli olarak affetmenin neden önemli olduğundan bahsetmek istiyorum. Affetmek kurtulmaktır aslında. Yaşananlar her ne ise onları üzerinizden atmaktır. İnsan affetmediği süre boyuca o olayları yaşamaya devam eder. Kişi olayları sürekli olan içinde taşıdığı için de mutsuz olur. Hatta o kadar büyük bir yükü sırtlanır ki affedemediği için de sırtındaki yük her zaman daha da büyür.

Affetmek aslında kişinin geçmişini bir kenara bırakmasıdır. Ancak kesinlikle kişinin yaptıklarını unutmak değildir. Hadi bir örnek verelim bu konu üzerine. Bir kızımız olsun ve erkek arkadaşı onu aldatsın. Normal şartlar altında bu yorucu bir deneyimdir ve kızımız bu olaydan oldukça kötü etkilenir. Kızgındır, kendini suçlu hisseder, isyan ediyordur ve uykusu kaçmıştır belki de. Kızımız eski erkek arkadaşını affedemez. Bu yüzden de onun yaptıkları her zaman zihnindedir. Bundan sonra yaşadığı tüm hayatı boyunca o hatıralar önünde engel olarak çıkar. Affetmek bu noktada devreye girer. Kız eğer erkeği affederse bu tekrar onunla bir şeyler yaşayacağı anlamına gelmez. Affetmek aslında daha çok içsel bir eylemdir. Kız erkeği affettiği zaman aldatmayla alakalı olan eylemlerle bağını koparır. Artık yaşadıkları onun için bir engel değildir ve onları arkasında bırakabilir.

Bir başka örnekte ise bir erkeğimiz olsun ve en yakın arkadaşı onu yüz üstü bıraksın. Hatta öyle olsu ki ikisi aralarındaki diyalogu bitirsin. Bu olayın kahramanımız üzerinde etkileri elbette vardır. Hele onu yüz üstü bırakan kişinin en yakın arkadaşı olduğunu ekleyelim. Bu deneyim onun hayatı boyunca etki eder, insanlara güveni sarsılır. Çok derin bir yara almıştır çünkü ve artık herkes ona zarar verecektir. Bu durumda affetmek tekrardan eski arkadaşı ile samimi olmaya çabalaması anlamında değildir. Daha çok "sen bana bunları yaptın ama ben seni affediyorum. Senin hatıralarımın arasında bu şekilde olmanı istemiyorum ama bu tekrardan hayatıma gireceğin anlamına gelmiyor." şeklindedir.

Bu tarz bir affediş daha önce de söylediğim gibi  kişiyi o olayın yükünden kurtarır. Düşünün ki bu tarz bir olayla karşılaştığınız zaman sırtınıza biraz yük alıyorsunuz. Ancak bu tarz durumlar sürekli karşınıza çıkmaya devam ediyor ve bir süre sonra bu ağırlığın altında yürüyemez hale geliyorsunuz. Affetmek sırtınızdaki bu yükleri azaltmaya yarayan yegâne eylemdir. Başka bir şekilde azaltmak mümkün değildir aslında. Unutmaya çalışırsınız ancak olaylar bilinçaltınıza işlemiştir. Günümüzde birçok insan affetmeyi unuttu ve geçmişini peşlerinde taşımakla meşgul.

Affetmek aslında "her şeyi yaptın, bana acı çektirdin ama sen artık yaptıklarından sorumlu değilsin" demenin bir çeşididir. "Artık seni özgür bırakıyorum ve benim hatıralarımda daha fazla yerin olmayacak" demektir affetmek. Kişi affettiği zaman gerçekten de özgürleşebiliyor. Bunu ben hem kendi hayatımda hem de etrafımdaki insanlardan duydum. "Kuş gibi rahatım artık" cümlesi en çok duyduğum ve duymaktan en çok keyif aldığım sözlerden birisidir. Özellikle birçok insanın affetme sürecinde ufak da olsa bir payım olduğu için bu konuda deneyim sahibiyim.

Üniversitede kardeşim dediğim bir arkadaşım vardı ve bana çok büyük bir kazık attı. Hatta ona olan güvenimi sıfırladı ve sonra arkadaş çevreme olayları çarpıtıp yanlış bir şekilde anlattı. Çok sıkıntılı zamanlardı defalarca kez büyük bir kavganın eşiğine geldik. Daha sonra benim okulum bitti ve biz bir daha hiç görüşmedik. Fakat aradan yıllar geçtikten sonra bir arkadaş buluşmasında karşılaştık. Selamlaştık onunla, elini sıktım. Arada mesafe vardı ama onu affetmiştim ben. Yaptıklarının sonucu olarak onunla bir daha asla yakın olmadım hatta o günden sonra bir daha asla konuşmadım. Ancak onu tekrardan görmek benim için üzücü veya sinirlerimi yıpratıcı bir deneyim olmadı çünkü onu affetmiştim ben. Yaptıkları geçmişte bir yerlerde kalmıştı ve hatıralarımı şimdiye taşımıyordum.

Başka bir örnek ise çok yakın olduğum bir çift ile alakalı. Bunlar uzun bir dönem sevgili olduktan sonra ayrılmışlardı ve yıllarca hiç konuşmamışlardı. Daha sonra ikisi de kendi hayatlarını yaşamaya başlamış ve başka insanlarla görüşmüşlerdi. Ancak işin garibi ikisi hala birbirlerini seviyorlardı. Bu durumda bana ise onları birleştirmek veya tamamen ayırmak kalmıştı ve ikisi ile de konuşmaya başladım. Affetme de burada oldu çünkü ikisi de yıllarca farklı hayatları yaşamıştı birbirlerine karşı hatalar yapmışlardı. Affetmek ikisinin de birbirlerinin yaptıkları eylemleri hoş görmelerini sağlamıştı. Bu sayede tekrardan birlikte oldular ve daha sonra evlendiler.

Söylediğim gibi affetmek "yaptıkların artık benim için bir yük olmayacak" demenin bir diğer yoludur ve günümüzde affetmek bu kadar imkânsızlaştığı için mutsuz bir toplumun içinde yaşıyoruz. Herkes güvensiz, katı ve sert. İnsanların birbirlerine olan soğukluğu da bu sebepten kaynaklanıyor. Aslında affetmek dünyanın en kolay eylemi ama dünyanın en zor eylemiymiş gibi yapılmıyor.

Affedemediğimiz ölçüde de hayattan tat alamıyoruz. "Seni affediyorum, artık yaptıklarını düşünerek hayatımı mahvetmeyeceğim" demek aslında çok kolay ama bunu bir türlü söyleyemiyoruz.

Geçen yazılarımda erkek arkadaşı onu tek ettikten sonra hayata küsen bir kızdan bahsetmiştim. Aslında o noktada affedebilmeyi başarsaydı o kadar acı çekmeyecekti. Ancak affetmeyi başaramadığı için yıllar boyunca acı çekti.

Aslında affetmek dünyanın en güzel olayıdır. Daha fazla affedebildiğimiz günlerin dileği ile.

Resim: Aquasixio


0/Post a Comment/Comments