Hayata dair dersler 1, İletişim


Aslında kimse sorarsanız sorun iletişim hakkında birçok şey söyleyebilir. Hatta bazıları daha ileriye gidip empatiden bile bahsedebilir. Biraz bu konuda okuduklarımı ve araştırdıklarımı biraz da yaşadıklarımı anlatmak istiyorum sizlere.

Ancak ilk önce iletişimi tanımlamak gerekiyor. Kelime anlamı ile iletişim iki insanın etkileşime geçmesidir. İletişimin yolları vardır. Konuşma üzerine kurulu iletişim varken bazı iletişimler için konuşmaya gerek olmaz. Zaten bunları herkes biliyordur. Bu yüzden tekrarlayıp sıkıcı bir yazı yazmak niyetinde değilim. Bu yüzden de farklı bir boyutta anlatmak istiyorum konuyu.

Birçok insan iletişimi konuşmak olarak algılar. Ancak iletişim konuşmak değildir. Hatta konuşma üzerine kurulu iletişimler her zaman eksik kalır ve zarar verir. Bir boyutu daha vardır iletişimin o da dinlemektir. Karşılıklı bir iletişimden bahsediyorsak eğer dinleyen ve anlatanın olması şarttır. Duvarlarla konuşmak metaforunu biliriz ancak bu eylemin ismi duvarla iletişime geçmek değildir. Çünkü içinde sadece konuşmak vardır. Sadece tek taraflı olduğu zaman iletişimden bahsedemiyoruz biz. Yani bir dinleyen ve bir de anlatana ihtiyacımız var iletişimi oluşturabilmek için.

Ancak anlatan ve dinleyen iletişim için yeterli değildir. Bunu çok iyi bilirsiniz. Siz derdinizi anlatırsınız ama karşınızdaki sizi dinliyormuş gibi yapar ama dinlemez. Dinlese bile söylediklerinizi anlamadığı sürece bir iletişimden bahsedemeyiz. Yani bir iletişim kurabilmek için bizim dinleyen değil anlayan birisine ihtiyacımız vardır. Herkes yalnızlıktan bahsederken bu kelimenin bu kadar çok tekrarlanmasının sebebi de anlayan birisini bulamayışımızdır. Çok açık olmak istiyorum bu noktada. İletişim kurabilmek için dinlemek asla yeterli değildir. Sıkıntılarını anlatan bir arkadaşınızı sadece dinler ve başınızı sallamakla yetinirseniz bir süre sonra aranızdaki iletişim kopacaktır.

Anlamak da tek başına yeterli değildir. Çünkü kabul edelim kimse kimseyi tam anlamıyla anlayamaz. Hele bizim deneyimlemediğimiz bir şey anlatılıyorsa onun nasıl bir şey olduğunu bilemediğimiz için anlayamayız. Böyle durumlarda iletişim yine kesilir. İletişim devam edebilmesi için başka bir şey gereklidir ve o gerekli olan şeyin adı duymaktır.

Duymak ne demek onu anlatmak gerekir önce. Aslında duymak başka birisinin cümlelerinin arkasına yatanı görebilmeye benzer. Karşımızdaki insanı duymadığımız zaman onu anladığımızdan bahsedemeyiz. Duymak aslında "seni anlıyorum, neler hissettiğini bende hissediyorum. En azından bunun için çabalıyorum." demek gibidir. Aslında duymak o insanın iç sesleriyle konuşmaya benzer.  Duymak onu yaşamak gibidir çünkü onu sadece bu aşamadayken hissedebiliriz. Ayrıca duymak karşımızdaki insanı değiştirmek değildir. Onu anlamak, onu hissetmektir.

Yazımın devamında biraz örnek vermek istiyorum. Bu örneklerin bir kısmını yaşadıklarım anlatacağım sanırım bu şekilde içimden geleçenleri anlatabileceğim. Kendi deneyimlediklerimi anlatırken size insanları duymanın ne derece önemli olduğunu anlatmaya çalışacağım.

Yıllar önce bir arkadaşımla buluşmak için anlaşmıştık. İkimizde çalışıyorduk o dönemde ve bir cuma akşamını seçmiştik buluşmak için. Buluşacağım arkadaşım da çok değer verdiğim ve önemsediğim birisiydi. Bu yüzden bu buluşma benim için oldukça önemliydi. Perşembe akşamı buluşmayı teyit etmek için aradığımda konuştuk havadan sudan. Neşeliydi, gülüyordu ama sonra bir anda kurduğu cümlenin içinde olmaması gereken bir kelime söyledi. Tam cümleyi hatırlamasam da sıradan bir cümlenin içinde "inşallah bir gün biz de mutlu olabiliriz" tarzındaydı o farklı bölüm. O cümlenin içinde o söz öbeğinin yeri yoktu ve çok garibime gitti. Neden güzel konulardan bahsederken böyle bir temennide bulunmuştu. Aklıma takıldığı için neyin var diye sordum ona. Bir sorunun mu var dedim ve o uzun bir sessizliğin ardından ağlamaya başladı. Onun ağlaması bitene kadar konuşmadım ben. Sonra neler olduğunu anlatmaya başladı. Uzun süreli bir ilişkisi bitmiş, erkek arkadaşından ayrılmıştı. Teselli ettim onu o konuşmada ve erkesi akşam buluştuk. Çok açık söyleyebilirim ki arkadaşlığımız süresinde hiç o kadar yakın olmamıştık. Bana her şeyini anlattı o gün çünkü onu duydum ben. Başkaları onu duymuyorken ben onu duydum. Hatta onu konuşmadığı bir zamanda duydum.
Diğer örnekte ise iki tane çok yakın arkadaşım vardı ve bunlar muhteşem bir çiftti. Yıllar sonra bazı sebeplerden dolayı ayrılmışlardı ama ikisi de birbirlerini sevmeye devam ediyorlardı. Aradan bayağı bir süre geçtikten sonra kızın internete bir şeyler yazdığını gördüm. O normalde internete o tarz şeyler yazmadı. Hatta uzunca bir süredir onun internette paylaşım yaptığını görmemiştim. Daha sonra biraz araştırdım bu mesajı. Önce erkekle konuştum ve sonra kızı aradım. Kız ayrılmalarından dolayı pişmandı, üzgündü hatta hayata küsmüştü. Bir yılı aşkın bir süredir konuşmuyorlardı ve onun sesini duymak istiyordu. Aynısı erkekte de geçerliydi ve bir süre boyunca aracılık yaptım. Sonra tekrar birleştiler vs. Ancak bu hikayede önemli olan şey benim en başta kızı duyabilmemdi. O bir çığlık şeklinde bir mesaj göndermişti. Bilinçsizce yapmıştı bunu ama içten içe duyulmak istiyordu. Anlaşılmaya ihtiyacı vardı ve ben onu duyarak bu ihtiyacını karşıladım.

Başka bir örnek de psikoloğum ile benim aramda yaşandı. Bir gün onun yanına gittiğimde yüzünde alışık olmadığım bir mimik gördüm. Kızgın gibi gelmişti bana, üzgündü ve bunun sebebini sordum. Elbette psikoloğum olduğu için bana anlatmadı ama önemli değildi anlatmaması çünkü önemli olan şey o anda kızgınlığını fark etmiş olmamdı. Onu duydum o anda ve ona duyulduğunu hissettirdim. Sonrasında aramızdaki ilişki daha da güçlendi ve daha samimileşti.

Duymak için konuşmaya gerek yoktur aslında. Bir mimik, yanlış zamanda söylenen bir kelime ya da bir bakış yeterlidir duymak için. Umarım iletişim, anlamak ve duymak arasındaki farkları açıklayabilmişimdir. Günümüzde birçok insan anlatılanları dinliyor ama çok azı onları anlayabiliyor. Anlayanların çok azı da duyuyor. Çok önemli bir ayrımla karşı karşıyayız burada çünkü duymak onu hissetmektir, onu yaşamaktır.

Eğer birisini gerçekten duyuyorsanız onunla olan bağlarınız güçlenir. Hatta daha önce yaşamadığınız kadar gerçek şeyler yaşarsınız. İletişimden bahsediyorsak eğer onun içinde mutlaka duymak olmalıdır çünkü onun olmadığı her iletişim eksik kalır. İletişim eksik kaldığı sürece de insanlar hep mutsuz olur.

Aslında oldukça basit. Dinlemek gerekiyor önce sonra söylenenleri anlamaya çalışmak ve en önemlisi anlatılmayanları duymak geliyor. Eğer bunlar yapılırsa daha mutlu bir dünyadan bahsedebiliriz.

2/Post a Comment/Comments

gene muhteşem bir yazı ne diyeyim okudum okudum üzerinden geçtim dersler çıkardım,yüreğine bilgine sağlık yazılarının takibinde bu yaşlı abin sevgilerimle k.nuri kapucu
Oğuz Marangoz dedi ki…
çok teşekkür ederim abim. faydalı olabildiysem ne mutlu bana